Arama

Popüler aramalar

Çocuğunuza Mutlaka Tenis Oynatın…Ama !

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Evrensel Tenise bir göz attığınızda bu spor branşının tarih kitaplarına yansırken lakabına yakışır şekilde hakikaten beyaz sayfalar izlediğine şahit olursunuz. Hele medyayı kapsayan spor branşlarına nazaran zemzem suyuyla yıkanmıştır tenis adeta. İnanın bu bizim ülkemizde bile bir gerçektir.

On gündür süregelen Roland Garros’ta verilen beyanatlardan, basın toplantılarındaki yorumlardan, sahadaki röpörtajlara kadar izlediğimiz söylemlerin hiç biri spor ahlakına aykırı değil. Günümüz profesyonel tenisinin en sivri hatta en agresif üyelerinden Rosol ya da Gulbis’ten bile yaptıkları spora, rakiplerine ya da hakem veya yöneticilere yönelik terbiye ve nezaket sınırlarını aşan davranışlar izlemiyorsunuz. “Seni camiada zaten kimse sevmiyor/saygı duymuyor” kulaklarımızın işittiği en sert söylem oldu. Başta tenisin genelinde sonra da ATP ile olan bunca yıllık tecrübelerimde elbette ki sivri olaylara şahit oldum. Çoğu sonradan latife olarak anlatılabilecek birkaç anekdotu geçmez. Ama emin olun bunların en vahşileri ya veteranlar arasında ya da çok bilmiş velilerin hocalara olan davranışlarında saklıdır.

Profesyonel Tenisin zirvelerindeki raketler kendilerine verilen ismi hak ettiklerini her fırsatta kanıtlarlar : Kadını ve erkeği ile “Sporun Büyükelçileri”dir bu tenisçiler. Dün Rafael Nadal, Djokovic karşısında ilk sette büyük bir mücadele ortaya koydu. Ama rakibi üstün geldi. Basın Toplantısında aynen şöyle dedi : “Eğer rakibiniz sizden daha iyi oynuyor ve fiziken sizden daha iyi durumdaysa yapmanız gereken çok basittir. Onu tebrik etmek ! Doğum günümde oynayacağım bu önemli maça çıkarken tedirgin miydim ? diye soruyorsunuz. Bakın ben Roland Garros’ta 11 kez yer aldım. Dokuzunu kazandım. Çıktığım her maçta tedirgindim.” Bu ancak kendisiyle barışık, özgüveni yüksek ve yaptığı işe azami saygı duyan birinin verebileceği bir yanıttır. Bu çaptaki raketlerin hiçbirinden de aksi izlenim edinmiyorsunuz. Ne mutlu tenis sevenlere.

Bugün Roland Garros’ta önce eski günlerini arayan 2008 Roland Garros Şampiyonu Sırp Güzeli İvanovic ile 2014 Wimbledon yarı-finalisti Çek Safarova karşılaştı. Fransız izleyiciler hakikaten doğal bir güzel olan Ivanovic kazansın diye epey mesai sarfettiler ! Ama Çek Raket gözünü budaktan sakınmadan vuruyor. Üstelik solak…Bu da Sırp Tenisçiye ters geldi. İlk setinde bir ara 5-2 geri düştüğü maçı hata olasılığına bakmadan balyozu andıran vuruşlarla lehine çevirebilmeyi başardı (75). İkinci seti uzun süre üstün götürdü. Maç topunda çift-hata yapıp, oyunu da verince 5-5 oldu. Ama hemen toparlandı ve rakibini kırdı. Sonra da kendi servisinde iki maç topuna daha hak kazandı. İkinci de maçı bitirdi (75). Safarova finalde fena halde grip olan Serena Williams ile İsviçreli Timea Bachinsky maçının galibi ile oynayacak.

Serena’yı anlatmaya gerek yok. Ancak söylenildiği kadar hastaysa ve bugün zorlanarak bile olsa rakibini geçmeyi başarırsa finalde işi epey güç olacaktır.

Bachinsky ise 25 yaşında. 1.70 boyuyla ufak fiziğine rağmen dişli, hırslı ve sebatkâr biri. O denli sakatlıklarla boğuşmuş ki pek yakın zaman önce yarım bıraktığı otelcilik tahsiline geri dönecekmiş ! Geçen yıl burada ancak eleme turuna katılabilmiş. Şimdi 23 numara ve Williams ile yarı-final oynuyor. İşte size tenis !

Çift erkeklerde çeyrek finale kalan 8 takımın hepsi bu kategorinin ustalarından hatta efsanelerinden oluşuyordu. Böyle bir durum pek az grand-prix turnuvasında meydana gelir. Sonunda ABD’li Dünya Birincileri Bryan Kardeşler ile Hırvat Dodig ile Brezilyalı Melo çifti finale eriştiler.

Çift kadınlarda ise efsane ikili Hingis-Mirza çeyrekte beklenmedik bir şekilde Çek Fed Cup takımı Hlavackova-Hradecka’ya yenildiler. Görünüş o ki Çekler , Rus Fed Cup Takımı (Makarova-Vesnina) ile final oynayacaklar.

Hoşkalınız.