MENÜ

Avustralya Açık (mı)!

Abone Ol Google News

Bu başlık için ne denli doğru karar vermiş olduğum ortaya çıktı. Avustralya tekrar kapandı!

Haberin Devamı

Yurtdışından Melbourne’a gelen yolcuların karantina oteli olan Holiday İnn’de görev yapan 14 kişinin testi pozitif çıkınca tüm Victoria Eyaleti 5 günlüğüne kapandı. Bunun oyuncularla ilgisi yok…Onlar çok önceden karantinalarını bitirip oteli terk etmişlerdi. Ama aynı eyalette olduklarından karantina kurallarına uymak zorundalar. Bu arada meraklısına bilgi amaçlı ileteyim: Avustralya alınan fevkalade radikal önlemler sayesinde bu iğrenç salgını en az hasarla geçirmekte olan ülkelerin başında geliyor. Keşke darısı başımıza diyebilsek !

Sonuç olarak “Avustralya Açık” 18 Şubat, Perşembe gününe kadar izleyicilere “Kapalı”.

Halbuki onca zaman sonra izleyicilerle yeniden sinerji kuran oyuncular gerçekten çok mutlu olmuşlardı. Hiçbir spor karşılaşmasından izleyicisiz zevk alınmıyor. Onların enerjisi sahadaki oyuncuları daha iyi olmaya iteliyor. Buna belki tek istisna bizdeki ayaktopu! İzleyici olsun ya da olmasın son derece nobran bir oyun oynanıyor sahalarımızda.

Haberin Devamı

“Avustralya Açık” dünya tenisinin yakın ya da uzak geleceği hakkında bir saptama yapmaya uygun değildir. Pandemi yokken bile bu böyleydi. Oyuncuların yegane tatillerinden peşi sıra, çoğunluk ulaşımın 10-15 saatlik uçuşlarla olması ve Avrupa ile Amerika’nın kışından 30-35 derece sıcaklığa geçiş bunun başlıca nedenleri. Şimdi bir de buna salgın ve onun zorunlukları eklendi. Dolayısıyla sürprizlere alışıktır bu turnuva. Bir daha adını bile duymayacağınız serseri mayınlar çok olur Melbourne’da. Olmadık biri ağır-toplardan birini yener, manşet olur…Ama sonrasında bir daha adını bile duymazsınız. Şimdiden bile isimleri koskoca birer sual işareti. Teniste başarının anahtarı sabır ve süreklilikten geçer.

Doğal olarak çabuk elenenler hemen suçlu arayışına bakıyorlar. Çoğunlukla da turnuva yönetimine çevrilir namlular ! Halbuki kimse Melbourne’a zorla alınıp götürülmedi. Aynı Federer gibi istemeyen, ailesi müsaade etmeyen gelmedi. Şartlar ve kısıtlamalar (transfer uçuşları dahil olmak üzere) önceden belirlenmiş, kurallar gerekli herkeze iletilmişti. Üstelik mağduriyet ve karşılaşılan zorluklar bir nebze olsun karşılansın diye için ilk turlar için tarihte görülmedik bir para ödülü konmuştu. Yani bir oyuncu onca yoldan ve yaptırımlardan sonra daha ilk maçında yenilirse hiç olmazsa parasal açıdan mağdur edilmiyor. İlk tur mağlupları 80.000 ABD dolarına yakın bir parayı ceplerinde buluyorlar. Buna rağmen (örneğin Tennys Sandgren diye kıymeti kendinden menkul bir ABD’li oyuncu yenildikten sonra açtı ağzını yumdu gözünü). Gerek resmi makamlar ve gerek turnuva yetkilileri geleneksel olgunluklarıyla bu türlere yanıt bile vermediler!

Bazıları da çektikleri kuranın da yardımıyla 1-2 tur geçer, ardından karşılarına gelen ustayı ilk sette biraz zorlarlar ve sonrasında yok olurlar. Büyük turnuvaların klasik rastlantılarıdır bunlar.

Diğer grand-slam turnuvalarında yani Fransa Açık (Roland Garros), Wimbledon ve ABD Açık’ta yoktan gündeme gelen tenisçiler kalıcıdır. Humbert, Berrettini, Rublev, Sviatek, Barty hatta Osaka bunlardan sadece birkaçı.

Haberin Devamı

Her daim yazdığım gibi grand-slamler benim için ikinci haftada başlar. Zira sürprizler artık turnuvayı terk etmiş, kalıcı bir tenis başlayacaktır.

Medvedev, Khachanov, Rublev üçlüsüne bir de Karatsev eklendi. Ruslardan nasıl bir kuşak doğdu inanılır gibi değil. Medvedev’in özgeçmişini okuduğunuzda matematik-fizik fakültesinden bir yıl erken mezun olduğunu öğreniyorsunuz ! Tam bir kitap kurdu. Keza satranç tutkusu da var. Maçlardaki huysuzluğunu sorduklarında “tenis oyuncuları yalnız insanlardır. Başarısızlıklarını birinden çıkarmalıdırlar ! Onun için ben de genellikle tribündeki koçuma bağırırım. O da buna alıştı ! Bu tutuma girdiğimde olduğu yeri terkedip gidiyor. Kalıyorum bir başıma ve aklım başıma geliyor” diyebilecek kadar da açıksözlü. Ekibindeki arkadaşları da pek farklı değil. “Başarı kafadan başlar” diye boşuna söylememişler !

Pazar günü eğer uykusuzluğa dayanabilecekseniz sabah 03:00’teki Osaka-Muguruza maçı bence kaçırılmamalı. Ardından sabah 07:00’deki Thiem-Dimitrov, 11:00’deki Sviatek-Halep maçlarını öneririm. Yine öğleye doğru Djokovic-Raonic maçı var. Sırp raket için bu iyi bir antrenmandan öteye gitmeyecektir… Umarım yine bir tiyatro oynamaz!

Hoş ve esen kalın…Sevdiklerinizi sakının!

YORUM YAZ