Üçlü sacayağı!

Haberin Devamı ›
Düşüncede, inançta hatta korkuda bütünlüğü olmayan bir topluluğa, nasıl takım denebilir ki! Koşmaya ve arkadaşına yardım etmeye niyeti olmayan sözde bir takımı, 3’lü ya da 4’lü oynatsanız ne olur, oynatmasanız ne olur?Beşiktaş, Rıza Çalımbay hocanın futbolu yorumlama biçiminin mağduru olduğundan çok, başka aile için daha kabarık sorunların esaretindedir aslında... Asıl sorun; nasıl oluyor da, geçen sezon toplama takımın başına geçen Vicente del Bosque’li facia dönemde dahi rastlanılmayan bölünmüşlük ve parçalanmışlığın, ocaktan yetişen Rıza Çalımbay’ın patronluğunda tavan yapmış olmasıdır...Üzerinde durulması gereken dramatik durum ise; Beşiktaş’ın ‘kolej takımı’ dönemi oyuncu liderinin, teknik patron olarak döndüğü yuvasında hiç kimseye sözü geçmeyen tek adam konumuna düşmesidir. Oysa geldiği zaman, tüm Beşiktaş camiasının, onun arkasında bütünleşen duruş nedeni; Beşiktaş’ı, kendi oynadığı dönemdeki kolej havasına dönüştürme beklentisiydi...Rıza Çalımbay hoca, teknik direktörlüğünü satmayı ön plana alınca, esas misyonunu unuttu ve futbolcuya dayalı düzene yenik düştü... Belki de, diplomasiyi beceremedi. Niyetini çok erken belli etti. Beşiktaş’ta yapması gereken reform düzeyindeki temizliği, erken dillendirdi. Bu noktada, yönetiminin vaatettiği destek unutuldu, gitti.Ankara dönüşü Beşiktaş kafilesinin havalimanındaki görüntüleri, çok şeyi izah ediyordu aslında... Yönetim kanadı, başkanı aracılığı ile kötü gidişten birinci derecede sorumlu tuttuğu basın mensuplarıyla, üst salonda sıkı - fıkı bir muhabbette iken, tüm futbolcu kadrosu alt salonda, adeta karantinaya alınmış pozisyondaydı... Rıza hoca ise çok önceden ‘jeep’e atlamış, İstanbul otoyolunda pencereden karanlığı seyrediyordu... Öyle ya, ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilmişti!..