Soylular ve köylüler

Haberin Devamı ›
Bir gece önce Volkan’ın, dün gece de Hakan’ın kurtarışları olmasaydı, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın hali nice olabilirdi acaba?
Bir de ismi duyulmamış batı ekiplerine dahi ‘köy takımı’ yakıştırması yapılmasına da soylu diye gezinen bizim büyükler, bu küçümsemeyle sahaya çıktıklarında ne gibi aciz durumlara düşüyor diye kimse düşünmüyor. Zaten biz sahada oynananı ve oynanacak olanı bıraktık, yeni sidik yarışımız ‘Havaalanında en flaş transferi karşılamaya kim daha kalabalık gidecek?’ derdine düştük... Havaalanı sultanlarından Quaresma ilk yarıda sahada yoktu. Sadece bir kez hakemi kandırma başarısı gösterdi, Beşiktaş’ı sefil oyununda sayısal eşitliğe taşıdı.
Çok iyi çalıştığı söylenen Siyah-Beyazlılar’ın Çek rakibi karşısında fiziki açıdan oldukça ezik kalması, ‘Türkiye’de nasıl çalışıyorsunuz?’ sorusunu akıllara getirirken, Schuster’in gözünün korkup Necip’i oyuna aldığını gördük. Bu sayede ancak dengeleyebildi oyunu soylular! İçlerine bir artı işçi eklemekle, kendilerine gerekli saha içi ortamına kavuşmuş oldular. Sonrasında da ilk yarıda yaşadıkları baskı zulmünden kurtulmuş oldular. Oyunu karşı alana da yıktılar ama yaratıcı değillerdi. Bu yüzden organize pozisyon bulamadılar ve kazandıkları bedava golün üstüne yatmakla yetindiler... Beşiktaş’ta kaçak oynayan oyuncuların sayısı hala fazla. Hilbert’in ne olduğunu anlayamadık. Quaresma’nın artistliği de bu kez sökmedi. Samimi olanları Sivok, İbrahim Toraman, Ernst, İbrahim Üzülmez ve sonradan oyuna giren Necip’ti. Kahramanı ise Hakan’dı. Bu durumda onu da havaalanında yaklaşık 25 bin kişinin karşılaması gerekiyor.