İlk kritik viraj

Haberin Devamı ›
Sezonun ilk maçlarında çok çarpıcı biçimde çilingir konumuna yükselen Quaresma’nın olmadığı bir oyunda, Beşiktaş’ın 4 farklı galibiyet elde etmesi önemli. Ankaragücü’nün takımsal bazı sorunları mazeret olarak gösterilse de, yine de bu durum Beşiktaş için kaydadeğer... Sonuçta Ankaragücü’nün de ilk amacı oynatmamaktı...
Quaresma olmadan, gol yollarında etkili olmak sanırım Schuster’i sevindirmiştir. Bizce daha çok Nobre’nin bu performansa ulaşmasını dikkate almıştır.
Bugüne değin geniş kapsamda uygulanan rotasyona rağmen Beşiktaş sekteye uğramadı. Ne var ki, ‘Kim oynarsa oynasın, artık farketmiyor’ konumuna da henüz ulaşmadı... Bu yolda önemli adımlar atıldı sadece. Alman teknik direktörün kadroyu geniş tabana yayarak kullanması, Siyah-Beyazlı ekibe esas orta vadede önemli katkılar sağlayacaktır.
Aurelio ve Fatih Tekke transferlerinin ilk etapta Beşiktaş’taki rekabeti güçlendireceğinin sinyalleri alınmıştır. Nobre son iki haftanın en çok göze batan oyuncusudur. Medyanın, ‘Beşiktaş bu sezon daha skorer’ tespitinde Brezilyalı santrforun payı yabana atılamaz. Kaldı ki Nobre’nin rakip savunmaların yerleşimini zorlayacak oyun tarzı, Guti’nin Quaresma, Bobo, Holosko ve Nihat’la gole dönük pas alışverişini daha da güçlendirecektir.
Kısaca orta vadede, Schuster’in yapılanma konusunda önü açık gözüküyor. Ancak bir teknik direktörü yeni bir oluşum aşamasında en çok zorlayacak hadise de, kurguyu oturtmaya uğraşırken bir de müthiş bir yarışmanın içinde olduğu gerçeğidir. Siyah-Beyazlılar bu hafta Avrupa Ligi’nde start alacak. Hafta sonu da çok önemli bir derbi var. Olumlu başlangıçın ardından ilk kritik viraja bu hafta giriyor Schuster. Bu iki maçın ardından kırılganlıklarla olumluluklar daha net ayrışacak.
En iyisi...
Bütün ülkeye böylesi bir gurur yaşattıkları için basketbolcularımızla övünmek de hakkımız. Tanjeviç, ekibi ve oyuncuları bir üzerinde Federasyon ile organizatörler, gerçekten müthiş bir iş çıkardılar... Yani sadece sahada değil, bütünde de organize ve muhteşemdik. Derece olarak da, dünya ikinciliği başdöndürücü bir sonuç aslında. Hatta bizim açımızdan belki şampiyonluktan da öte. Çünkü bir sonraki sefere daha da yükselteceğimiz bir çıta ve hedef var. Ama unutmayalım... Biz dünyanın en iyi ikinci takımı değiliz. Bu şampiyonanın ikincisiyiz... Böyle algılarsak daha üstü için çalışabiliriz. Yok, eğer şimdiden ‘Dünyanın en iyi ikinci takımıyız’ dersek, 2002’de kendisine dünyanın en iyi üçüncü takımı olarak algılayan Ulusal Futbol Takımımız’ın akıbetine uğrarız...