MENÜ

Horozu çok olan köyün...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Şöyle bir fikir cimnastiği yapalım; ne yapmıştı başkan Yıldırım Demirören? Mircea Lucescu ile buluşup, bulunduğu durumdan çıkmak için büyük olasılıkla yardım istemişti. Muhtemelen bu yardımın içeriğinde hem kötü gidişatın içinden çıkılabilecek bir formül, hem de yabancı transferleri konusunda Lucescu’nun çevresi ve arabuluculuğunun desteği vardı... İçeriye döndük; bu kez de bir Sinan Engin portresi belirginleşmeye başladı. Transfer izleme komitesinin başı, danışman gibi sıfatlarla sonuçta Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay ikilisinin sığındığı ikinci bir cankurtaran simidi... Üçüncü boyutta da; Ulvi Güveneroğlu’nun İspanyol teknik adama, yabancılık çektiği ülke konusundaki yardımcılığı... Bizce bu yaklaşımların hem kendi içinde birbiri ile çelişkisi var. Ayrıca onun ötesinde de net bir mesajı... Del Bosque’ye güven duyulmuyor. Transferde de güven duyulmuyor. Takım üstündeki teknik iradesi ile otoritesi de yetersiz bulunuyor. Şimdi başkanın başarısızlıkları nedeni ile bir önceki dönemde görevi bırakan en önemli iki ismi ile yardım konusunda yakın temasa geçmesini, Del Bosque nasıl karşılayacak? Kendisi gelmeden yapılan transferlere sesi çıkmamıştı. Şimdi patronken, kendi inisiyatifleri dışında bir takım oyuncu alımları söz konusu olursa, o da Lucescu’nun, Sinan Engin’in gerçekleştirdiği transferlerine davrandığı gibi mi davranacak, yoksa “Siz daha iyisini bilirsiniz” diye, bu konuyu sineye mi çekecek. Başkan Yıldırım, Lucescu’nun önerilerini mi ciddi bulacak, yoksa onun can düşmanı Sinan Engin’in kararlarına mı saygı duyacak? Ya da güya tam yetkili saydığı teknik patronunu, sadece Ulvi Güveneroğlu ile başbaşa mı bırakacak? Bütün bunlar Beşiktaş’ta yine doğru bir hiyerarşiyi çağrıştırmıyor. Öyle anlaşılıyor ki, başarısızlığın çaresi; her kafadan bir ses çıkacak çok başlılık düzeninde aranacak. Yahu! Hiç duymadınız mı? Horozu çok olan köyün, sabahı da geç olur...

YORUM YAZ