Arama

Popüler aramalar

Helal Mesut!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Hele zaman biraz daha böyle gitsin. 2020’den sonra önümüze çıkacak tabloyu görür gibiyim. Ulusal arenada, Avrupa’da hangi ulusal takıma karşı oynarsak oynayalım rakiplerimizin 11’lerinin yarısı bizim kökenimizden olacak. Belki de gün gelecek, biz bizimkilere karşı oynayacağız. Yamyamlık yapmayalım, köhne milliyetçilik de. Dışarıdaki bizimkileri illa, ‘Buraya gelin’ diye zorlamayalım. Kim nerede daha iyi gelişeceğini ve mutlu olacağını hissediyorsa orada kalsın. Eninde sonunda nasıl olsa biz bize kalacağız. Tohum bizimse, yetenek de bizim kökenli olacak. Ama eğitim, hep batılı dediğimiz ‘onların’ patentinde kalacak. Biz alaylı olmakla vakit geçireceğiz, onlarsa Türk’ün eğitildiğinde ne boyutlara ulaşacağını sürekli yüzümüze vuracaklar.

Dün gece Mesut’u ıslıklayanların hepsi, aslında ‘Onun yerinde keşke ben olsaydım’ diye iç geçiren gafillerdi. Ama şunu düşünmekten uzaklardı: Hamit’i Bayern’de, Nuri’yi Dortmunt’da, Halil’i de Frankfurt’ta seyrettiklerinde bu kadar takımdaşlıktan uzak, bu denli yalnız kaldıklarına tanık olmuşlar mıydı!

Biz yine içimizde ve dışımızdaki bizimkilerle boyumuzu nasıl aşabiliriz diye soyunduk oyuna. Kimi zaman da dayılandık. Ancak sonunda Almanlar’ın sistemi karşısında biz soğuduk oyundan. 70 milyon filan diyoruz ya kendimize. Sonuçta ülkenin en iyi sağ bekinden birini sağda, birini solda oynatma zorunluluğuna düşen de biziz. Hemen dönelim Almanya’ya... O denli güçlü bir ülkenin milli takımında Nijerya, Türk, Polonya kökenliler de var. Nedir bizden farkları diye sorulacak olursa, 1971’den aklımda kalan bir karikatürle cevap vereyim. O karikatürde uzayda bir Amerikan ve bir Rus füzesi birbirleriyle karşılaşıyor ve Almanca konuşuyorlardı...