Darbe ve hasar

Derbiyi kaybetmek “Kimin şampiyon olacağı” sarmalında Beşiktaş’a matematiksel olarak pek birşey kaybettirmedi belki... Ancak “Kimin şampiyon olması gerekir” noktasında ağır hasar verdi. Beşiktaş’ın derbideki futbol gösterisi Mustafa Denizli ile yaşanan ikinci yarı tırmanışının altında sağlıklı bir takıma ait ne kadar futbol gerçeği olduğunu sorgulamaya açtı. Kaynağı fazlasıyla motivasyon, birazı da iş bitirici futbolculara dayalı olan bir saha içi mantalitesi Beşiktaş’ı kalan 4 haftada şampiyonluğa taşırsa Denizli’ye ülkedeki teknik direktörler kategorisinde farklı bir paragraf açmak boynumuzun borcu olsun. Ama tersi olup, hele hele de lig sonunda ilk ikinin dışında kalmış bir Beşiktaş görürsek onun bilgeliğini rafa kaldıracağımızı da bilsin.
Kazandığında şampiyonluğun en büyük favorisi olacağı kesinleşecek takımının, Fenerbahçe karşısında ilk 15 dakikadan sonraki teslimiyetine hiçbir müdahalede bulunamaması belki de ilk kez donup kalmış bir Mustafa Denizli portresi çizdi. Hiçbir planı olmayan hücum, aynı şekilde hiçbir önlemi bulunmayan savunma, Beşiktaş’ı en çaresiz futbol kimliğine taşıdı. Delgado-Bobo-Tello hatta Serdar Özkan grubuna tanınan usulsüz kredilerin, sonunda Ernst sermayesini de tüketmiş olduğunu görmek yeterince ızdırap veren bir başka gerçekti.
Haberin Devamı ›
Yazılı olmayan kural
“İyi oyunda hakkı olmayan doğru kuraldan da nasibini alamaz” diye bir adalet anlayışımı var acaba bizim futbol dünyamızda? Oyunun tartışmasız galibi Fenerbahçe’nin ikinci golü net ofsayttı, oyunun ve maçın mağlubu Beşiktaş’ın buz gibi bir penaltısı güme gitti. Ne diyelim iyi oynayan kazansın.