MENÜ

Ciddi misin Bosque?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çakılı kalmışsa dedim; çünkü öyle oldu... Hadi bir düşünce eksikliğiyle ilk onbire koydun. Peki ilk 45 dakika, o da yetmedi, 70 dakika neyi seyrettin? Standard Liege gibi vasat ve savunması çok demode, kademe yeteneği bulunmayan bir ekibe karşı, İbrahin Akın’ınki dışında pozisyon yoktu. Beşiktaş forveti hücumda tek topa basıp yüzünü kaleye dönemedi. Okan’ın attığı golün türü, ikinci 45 dakikaya hiç tereddüt etmeden Ahmed Hassan’la başlamanın ilham kaynağı idi. Seyretti Del Bosque... Ne soyunma odasında, ne de maç içinde oyuna bir türlü konsantre olamadı. “Tümer - Sergen niye birlikte oynamaz” diye bağıranlar, Samsun maçı sonrası seslerini bir kat daha yükseltmişlerdi. Gördük... Sıradan bir Avrupa takımına karşı ilk 15 dakika hariç, üç gün önceki Tümer’in ‘T’si yoktu sahada. Haa; Fran’ın performansı bu haldeyken tercih sebebi olmaz mıydı? Elbette olurdu... Yine de standart bir takım savunması için bile bir ekipte topu ayağına gelmesini bekleyen iki kişi oldu mu, çabucak bir kişi eksik oynuyor durumuna düşüyorsunuz. Vizyonu geniş Del Bosque bununla da yetinmeyip bu ikilinin arasına bir de İbrahim Akın’ı dahil etti. Gerçekçi bir takımın ilk onbirinin tahammülü bu üç oyuncudan ancak birinin oynaması ile sınırlıdır. Çok alternatifli bir kadrosu var diye lanse edilen Beşiktaş, bu üçü de orta alan menşeili ve normalde ancak bir tanesinin görev yapabileceği koşullarda, ikisini forvet, birini forvete yakın orta alan kimliğiyle kendisi için çok önemli bır sınavda kullanmak zorunda kaldı. Standard Liege maçındaki takım konumu bu açıdan hem Beşiktaş’ın transferdeki abur - cuburluğunun, hem de Del Bosque’nin hala ayağının yere basmadığının kanıtıdır. Diğer gerçek ise; İbrahim Akın, Sergen, Tümer, Ahmed Hassan tarzı oyuncuların bugünkü futboldaki yerinin ancak ikinci yarılar ya da son yarım saatler için geçerli olduğudur.

YORUM YAZ