MENÜ

Bu futbolla nereye

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Beşiktaş sözümona şampiyonluğa oynuyor. Trabzon’un da amacı Avrupa kupalarına katılabilmek. Ama 90 dakikanın bütününe yansıyan futbol kalitesi vasata bile yanaşamıyor. Bizim mesleğin içinde olanların, hafta arası Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi maçlarını seyretmesi yanlış aslında. Yüzümüzü içeri çevirdiğimizde bir tuhaf oluyor insan çünkü. Aynı şekilde Avrupa arenasını hedeflediğini söyleyen yönetici ve teknik adamlarımız da konuşurken abartmamalı. Çünkü bu futbolla Avrupalılar’a rakip olduklarında onlar da bir tuhaf oluyor, bilmiyorlar mı.
Beşiktaş, Yusuf, Trabzon da Teofilo yüzünden sahada eksik duruyordu sanki. 10’ar kişiyle de ancak bu kadar tempo yapılabiliyordu. Yusuf’u, Serkan’ın savunduğu kanattan hücuma çıkarma fikri Denizli’nin kabak tadı veren tekrarlarından biriydi. Çıkana kadar Rüştü, Beşiktaş adına en kritik savunma hamlelerinin sahibiydi. Oyunun ikinci yarısında bu unvanı Rüştü’den genç Onur aldı. Beşiktaş bir parça organize bir takım olsaydı, Holosko’nun alan değiştirerek geliştirdiği driplinglerden sonuç alabilirdi. Alanzinho da topu çok sevmese forvetlerine gol şansı yaratabilirdi. Ernst, Alanzinho tehdidi yüzünden çok fazla su yüzüne çıkamadı. İki yönlü oynama görevi üstüne kalan Fink’in ise buna gücü yetmedi. Denizli’nin oyuncu değişiklikleri bu kez gecikmeliydi. Üstelik Beşiktaş Nobre’den de, Serdar’dan da verim alabilecek bir hücum düzeninde değildi. Beşiktaş bu sonuçla şansını fazlasıyla geri tepti. Asla bir şampiyon adayı olarak gözükmedi. Oynadığı oyuna göre kazandığı 1 puan bile başarı sayılmalı.

YORUM YAZ