Arama

Popüler aramalar

Bir takım alışkanlıklar

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Futbol, bireyselliğin öne çıkarak sonuç alma evresini çoktan geçti. Uzunca bir süredir takım oyunu olarak adlandırılıyor. Bu takım oyununun içeriğinde ne var: Ezber. Örneğin artık Barcelona takımının gözlerini bağlasanız da sese duyarlı olarak oynayabilir.

Bizim ligimizde ezberlenmiş bir takım oyunundan söz edilebilir mi ? Mümkün değil. Bu denli transfer sürkülasyonunun ve teknik direktör değişiminin içinde söz konusu bile olamaz. Ancak kısa vade içeren takımsal alışkanlıklardan belki bahsedilebilir.

Niyetim felsefe yapmak değil. Zaten çoklukla yazmakla mükellef olduğum konum Beşiktaş olduğu için bu kurum da buna izin vermez.

Ben, Schuster’in çabaladığından eminim ama öyler anlar geliyor ki sanki kendisi de bunun sonucunda akıntıya kürek çekiyormuş gibi hissediyor.

Beşiktaş’ın mağlubiyetinde öne çıkan faktör, iki ölümcül hata. Bunu maç yazımda ben de öne çıkardım. Ancak bu, işin bireysel yönü. Ekip kimliği açasından ise durum farklı. Beşiktaş’ın yenilgisinde, 3 maçlık bir periyotta da olsa hafızaya alınmış defans işleyişinin payı büyük. Hilbert’in yerinde Ekrem, Ersan’ın yerinde Sivok, İsmail’in yerinde de İbrahim Üzülmez’in (Üzülmez ismini garipsemeyin, Portekizliler geldikten sonraki periyottan bahsediyorum) yer alışı mı Beşiktaş’ın defansını allak bullak etti ? Hayır. Beşiktaş’ın hücum alışkanlığını bozdu. Quaresma ile Simao’nun adam eksiltmelerde bu kadar yavan kalması, sürekli ikili sıkıştırmaların içinde hapsolması Hilbert ile İsmail’in topsuz bindirmelerindeki yokluğa dayanır. Ekrem ve İbrahim Üzülmez, kuşkusuz bu takımın iyi niyetli ve çalışkan oyuncularıdır. Ancak önlerindeki hücumcuların frekansında buluşamamışlardır. Geriye düşene kadar Beşiktaş, gerek kanatlarıyla gerekse göbekten yeterli hücum denemelerini gerçekleştirdi. Ne var ki yerini bulmayan ortalar ya da o servislerin hangi noktalara düşeceğini kestiremeyen Nobre ve Almeida’nın kenar bekleriyle yaşadığı iletişimsizlik, Siyah-Beyazlılar’ı öne geçme avantajından alıkoydu.

Niye öne geçmek diyorum ? Çünkü bu ekibin yeni profili için öne geçmek önemli. Yoksa kimyası bozulur, bireysellik hortlar, doğaçlamaya döner oyun. Schuster’in son maçta olduğu gibi müdahaleleri yanlış ve eksik seyrederse yıldızlar topluluğu sıradanlaşır.

Schuster belirli bir şablonu çizdi, ‘oynayın’ diyor. Bu yetmez. O işleyiş oturana kadar yönetmek gerekir. Daha Manisa’yla yapılan kupa maçında Nobre’nin formundan bahsedip, buna karşılık Beşiktaş’ın her maçı çift santrforla oynayamayacağını belirtmiştik. Ayrıca Schuster’in Guti’yi ciğeri patlayana kadar sahada tutması çok mu gerekli!