Arama

Popüler aramalar

Bir devre daha var!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bütün bir ligin yarı dilimini 20 gol atıp da, 10 gol yiyerek bitiren takım, herhalde en son Denizli’nin yönetebileceği bir ekip olabilirdi. 2009’un ikinci yarısını yaşamamış olsaydık, öncesinde karşımıza böyle bir Denizli bilançosu tahmini ile gelene güler, geçerdik...

Rakibe göre yanlış oyun planlamaları, uygunsuz oyuncu seçimleriyle Denizli’nin çoğu kez biz yazar çizer grubunu şaşırttığını söylemişsek de, büyük resimde daha net görünen ters köşeye yatışı atlamadık.

Kariyeri boyunca futbol denen oyunu sürekli rakip alanda oynamayı hedeflemiş bir teknik adam, kendi yarı alanına neden çekildi? Bireysel tercihlerinde geleneksel inat kokan ısrarlarının sürdüğünü görsek de, geniş perspektifteki felsefi değişimi daha kaydadeğerdir Denizli’nin... Lucescu anlayışından bile daha muhafazakar bir savunma seçimi demodeliği çağrıştırsa da, kendisi adına bir yeniliktir. Denizli’nin bu U dönüşü, koşullar gereğidir. İlk kez koşullar, prensiplerin önüne geçmiştir. Beşiktaş’ın yarışın içinde kalma zorunluluğu ağır basmış, fedakarlığı da Denizli yapmıştır.

Sezon başı hazırlıkları bitip de, lig yeni başladığında kanaat hasıl olmuştur sanırım. Tello, Nihat, Nobre, Yusuf, Bobo, Serdar Özkan hatta sonradan katılan Tabata’dan verim alınamayacaktı. Bu grup o veya bu şekilde, bu hazırlığı pas geçmişti. Üstüne Holosko’nun sakatlığı da gelince, umut tamamen kesildi. Denizli kendi alanında oynamak zorundaydı, bu yüzden kabuğuna çekildi. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, yabancı olduğu bu anlayışta çok başarılı bir performans çizdi.

İkinci yarıda yarışacak Beşiktaş’ın formatı değişebilir. Yaz kampını pas geçen isimler, Antalya’da kendini toplama başarısı gösterebilirse, ligin ikinci yarısında rakip sahada oynamayı seçmiş bir Beşiktaş’ı izleyeceğiz. Tello, Tabata ile Holosko ve Nobre’nin fiziki konumları ne denli gelişirse Siyah-Beyazlı ekibin futbolu da o ölçüde bir ofansif atılım gerçekleştirebilir. Bu saydığım isimler lokomotif görevi üstlenir.

Kabul etmeliyiz ki, bu ülkede oynanan futbol için bireysel performans ön planda. Beşiktaş kadrosunun ofansa ait yarı oyuncusu ilk bölümde hiç yoktu. İkinci bölümde bu yarının yarısı bile ayaklansa, Siyah-Beyazlı ekip için yeterlidir.