A'Nobre

Haberin Devamı ›
Kendinden emin olmadığın hallerde işin zor. Aynı yaşamda olduğu gibi, futbolun içindeyken de birçok sıkıntı yaşayabilirsin. Beşiktaş’ın son bir aydır içinde bulunduğu sendromu da en iyi açıklayan durum bu galiba.
Kötü oynarken de, iyi oynarken de kazanamadın mı, karamsarlık çöker üstüne. Bir metreden boş kaleye gol atamayabilirsin, iki metre yanındakine doğru pas da... Sonra da bin bir eziyetle bir tutam kazanabildiğini, bin bir ızdırabla korumaya cebelleşirsin.
Dünkü maçta Siya-Beyazlılar’daki anlayışta böyle seyretti. Yine ilk yarı yüklendi Kartal, çalıştı, didindi tek sayı çıkarabildi. Baktı ikincisi olmuyor, birini kollamakla yetindi.
Kazananı da, hatta kazandığını fazlasıyla hovardaca harcayanı da Nobre’ydi. Kendisinde alıştığımız hırslı mücadelenin iki katını sahaya koydu. Ne var ki, uzmanlık alanına giren çokça pozisyonu da, heba etti. Tek bir sayı çıkarabildi. Onu da bitmez tükenmez mücadelesi olarak skora yansıttı.
Beşiktaş’da anlaşılamayan bir dengesizlik var. Yani, Nobre ile İbrahim Üzülmez bu üst düzey mücadele güçlerine üç ortak bulabilse, Tello klasına yakın bir arkadaş, Cisse de kendi soğuk kanlılığına yakın bir partner edinebilse, Beşiktaş’ın işi takım halinde kolaylaşacak.
Birkaç kişinin sırtına yüklenen oyun, emek dağılımında eşitsizlik yarattığı için yoğun mücadele sahiplerini yorgun düşürdü. Sonuçta, Avrupa arenasında alınan kötü sonuçlardan sonra, “Hiç olmazsa ligin ipine sıkı sıkıya sarılayım” mecburiyeti Beşiktaş’ı oyun olarak olmasa da, skor olarak istediğini verdi. Tek amacı beraberlik olan Gençbirliği’nin, bir devre boyunca gol için gerekli organizasyonlar da bulunamaması, onların zaten bu seneki yetersiz kadrolarından kaynaklanıyordu.