Almanya Kaf Dağı'nın ardında!

Haberin Devamı ›
Takım olma vasfı ve kollektiflik onlarda, yetenek bolluğu ve beceriyse, sözde bizde. Hepimiz seyrettik. Yetenek miymiş, sistem miymiş önemli olan? Onlar yeteneksizdi, bizim kalemizden çıkmadılar. Biz çok becerili oyunculara sahiptik, tek bir organize atağımız ve ciddi pozisyonumuz yoktu maalesef. Terim, Play-Off’a gelene kadar çıktığı 3 maçta, ikinci 45 dakikalarda oyunu çevirmeyi başarmıştı. Bu kez olmadı. Çünkü, Ukrayna ve Arnavutluk’a çok daha kalifiye ve enerjik bir ekip bulmuştuk karşımızda.İkinci ayağı çok daha önemli ve kendi evimizde olduğu halde Play-Off’un ilk maçı için fazla ofansiftik. Terim’in tercihleri ilk raund stratejisine göre açıkça bir blöftü. Ama yemedi İsviçre ekibi. Daha da ötesinde, ‘Türkler ekmeğimize yağ sürdü’ rahatlığına büründüler. Nihat-Tuncay ikilisiyle hedeflediğimiz kanat etkinliğimiz kağıt üstüne kaldı. Hatta ters tepti diyebiliriz.Oysa, İsviçre ekibinin oyunun iki yönünü de mükemmel oynayabilen kenar aktörleri ve son derece hareketli bir orta alanı vardı. Kanatlarımız koridor oldu. Aynı anda bu hareketli orta alan karşısında Selçuk ve Hüseyin çok pasif kaldı. Çünkü dar alanda basacak özellikleri yoktu. Volkan da ancak bu kadar dayanabildi. Okan’ın girişiyle oyunu biraz tuttuk gibi gözükse de bu kez solumuzda açılan deliği bir türlü kapatamadık. Tek farklı mağlubiyeti bile bu vasıfsız oyunumuzda teselli diye sayacakken, son bölümde gelen golle umutlarımızı çok küçülttük.İstanbul’da bir mucize olmazsa, dün geceki ilk ayaktan sonra, Almanya bize artık çok uzak görünüyor.