MENÜ

Almancı...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İşte o yüksek silindirli, geniş lastikli arabalara, Edirne’den içeri girdikten sonra bir haller olurdu... Almanya’da insana, radara ve trafik kurallarına son derece sadık ve itaatkar davranan direksiyonun, Türk şehirlerinde ve özellikle de İstanbul’da ikinci ruhu ortaya çıkardı. Bizdeki kuralsız ortam, o Almancı gençlerin iştahını müthiş kabartırdı. Çalıştığı ve yaşadığı ülkedeki otorite ile düzenden boğulacak derecede sıkılan gençlik, 150-200 beygirlik oyuncakları ile, kurtlarını Anavatan’da dökerdi... Kısaca; gaz ve fren pedalı ile direksiyon arasındaki takım oyununu, ne hikmetse ne kendimize ne de dışarıya yolladıklarımıza bir türlü öğretememiştik galiba... Yıldıray ile Hamit Altıntop’u, Hertha Berlin ve Schalke maçlarında yeterince izliyorum. Çok iyi oynadıkları maçlara da şahidim, vasat takıldıklarına da... Arnavutluk karşısında ikisini de sırtlarında Türk Milli forması ile çıplak gözle seyrederken, dikkatimi çekti; farklılar... Almanya’daki gibi değiller. Müthiş yetenekleri ve güçlü özellikleri olmasına rağmen, kendilerine oynuyorlar. Biz evvel - ahir’den beri şu takım oyunu meselesini zaten beceremiyoruz. Onların da hiç umursadıkları yok. Aksine, hala şu; kimlik midir, ispat mıdır, neyin nesi olduğunu anlayamadığımız bir içgüdü ile başına buyruklar. Almanya’da, sistem içinde görev yapıyorlar. Buraya, top oynamaya geliyorlar...

YORUM YAZ