MENÜ

1970 model...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Toraman ile Çağdaş’ın birebirde Hakan ile Necati’yi yakın markajına İbrahim Üzülmez’in de Ribery’i adım adım izlemesi ekleniyordu. Beşiktaş savunmasının bu anlayışı da bir çare olmadı. Aksine, oyunun ofansif etkinliği ve orta alan üstünlüğü sürekli Galatasaray’ın lehinde değişti. Siyah - Beyazlılar’ın karşı kaleye yöneliş planları da Pancu ve Tümer’in bireyselliğine terkedilmiş sığlıkta sınırlı kaldı. Galatasaray’ı üzmemek için de sanırım yapacak başka birşey yoktu. Kendine ait hiçbir şeyi yoktu Beşiktaş’ın. Orta alanda bu vizyonda tek bilinçli bir organizasyonu getiremedi sahaya. Sadece sürekli rakibini bozma düşüncesini saklı tuttu. Veysel ve Pancu gibi takımın fizik gücü en üst düzeyde seyreden oyuncuları kenara alınıp yerlerine Ahmet Dursun ve Sergen gibi dermansızlara umut bağlanması da garipti Kartal kanadında... Galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra karşı kaleye yüklenme gücü bu iki oyuncunun insiyatifine kaldığında, bu değişimlerin ne denli boş olduğunun altı daha da iyi çizilmiş oldu. Hoş Hagi’nin oyuncu değişimlerindeki tutarlılığı da tartışmaya açıktı ancak en azından Galatasaray’ın kökü yıllara dayalı bir futbol görgüsü vardı ve son haftalardaki ofansif silikliğe her geçen gün vites arttıran Ribery ile bir hareketlilik eklenmişti. Geçen hafta M’Bayo’dan sonra bu kez de Ribery silkeledi İbrahim Üzülmez’i. Yediği goldeki hatasına rağmen Cordoba’dan başka ayakta kalan Beşiktaş’lı yoktu. Galatasaray da kendini fazla üzmeden bir galibiyet aldı.

YORUM YAZ