Samet Aybaba haklı mıydı?

Haberin Devamı ›
Oysa Tromsö karşısında şans faktörü da yanlarındaydı. Miika Koppinen’in Manuel Fernandez’in ortasında topa vuramaması ve Hugo Almeida’nın beklemediği anda meşin yuvarlığı ayaklarının önünde bulup takımını öne geçirmesi, ender rastlayabileceğimiz pozisyonlardan birisiydi. Açık ve net; bunun adı da ‘şanstı!’ Beşiktaş, ilk yarım saatlik dilimde fazlaca pozisyona girdi. Elbette ev sahibi ekibin bu bölümde oyunu kendi alanında kabul etmesi ekten oldu, Siyah-Beyazlılar’ın fazlaca kale önünde göründüğü anlarda ‘uyumsuzluk’ belirginleşti. Haklılar da... Dentinho ile Hutchinson’ın takım içindeki ‘balans’ sorunu belirgin. Almeida kanatlardan gelecek ortaları bekliyor, ama Beşiktaş’ta orta yapması gereken elemanların becerileri sınırlı. Serdar, eleştirilere hedef olmamak için fazla ileri çıkmıyor, savunmaya ağırlık veriyor. Önündeki Dentinho’nun mecali yok, olacağı da pek gözükmüyor! Sol kanatta Ersan’ın becerisi ortada, önündeki Olcay ise istikrarsız. Bir bakıyorsunuz mükemmele yakın, bir bakıyorsunuz vasatı bulamıyor, dün geceki gibi. Geriye elle tutulur bir tek Manuel Fernandes kalıyor. Zaten ‘o’ da olmasa, Beşiktaş’ın ‘vay haline!’ Bilic’in değişimleri de pek işe yaramadı. Tromsö’nün kazandığı penaltı, çizginin dışındaydı, ancak söz konusu pozisyon Beşiktaş’ın lehine olsaydı, tek beklentimiz ‘penaltı’ olurdu! Pritchard’ın takımını öne geçirdiği golde Escude’nin hatası Samet Aybaba’yı anımsattı, ister istemez! Yoksa Samet Aybaba, Escude’yi transfer ettirip sonra da sürekli yedek kulübesinde oturtmakta haklı mıydı? Beşiktaş rahat kazanacağı maçı çok basit hatalarla yitirdi. Düşündürücü olanı, ilerisinin de pek aydınlık gözükmemesi...