Oynamadan kazandı...

Haberin Devamı ›
Şayet Ali Turan, Filip Holosko’yu ceza alanı içinde düşürmese, kazanılan penaltı atışını da Guti gole çevirmese Beşiktaş’ın sahadan yenilmeden ayrılması fazlaca zor olacaktı. Bunun en önemli nedeni; Bobo’nun yokluğunda ileride tek başına ‘golcü’ görevini üstlenen Mert Nobre’nin yetersizliği, Mehmet Aurelio’nun isteksizliği, Rodrigo Tabata’nın sessizliği ve tabii ki Bernd Schuster’in dengesizliği... Dün gece 3 puanın sahibi de olsa Beşiktaş, kimliğini yitirdi. Ne savunmada, ne orta alanda, ne de ileride varlık gösterebiliyor. Dün gecenin tek farkı, savunma elemanları ile orta alandaki oyuncuların bir nebze uyum tutturması oluverdi. Özellikle de Harry Kewell’ın kullandığı kanadın savunma elemanı Roberto Hilbert mükemmele yakın performans sergiledi. Galatasaray’ın sorunu ise isimler! Elano’nun ne tadı ne de tuzu var, sadece adı var. Juan Pablo Pino da farklı oyun sergilemedi Beşiktaş karşısında. Beklentilere yanıt vermek için çabaladı ama son vuruşlarda beceriden yoksundu. Galatasaray karşılaşmanın tümüne yaydığı baskılı oyununu son 15 dakikaya taşıyamadı. Bu da yetmezmiş gibi yoruldu. Ve artık beceriksizliğini kanıksattıran Mert Nobre attığı golle aradaki farkı ikiye çıkardı. Karşılaşmayı izlemesem Beşiktaş’ın iyi oynayıp kazandığını düşünebilirdim ki olağanı da buydu. Ancak doğruları aktarmakla yükümlüyüz! Galatasaray baskılı oynadı, çoğu dakikada da rakibinden üstündü. Ne var ki Beşiktaş vasat oyununa karşın belki de sezonun en önemli 3 puanını alan taraf oldu. Beşiktaş’ın iyi oynayıp kazandığını iddia edenleri ciddiye almayacağım! Harry Kewell’in aradaki farkı bire indiren kafa vuruşu en belirgini oluverdi...