Maçı oraya alanın!..
“Futbolculara küfür eden taraftarın...”, “Bu takımı korkak oynatan zihniyetin...”, “Oynuyormuş gibi yapan futbolcuların...”, “Onlara inanlarının...” gibi... Elbette ‘sürpriz’ niteliği taşımayan, beklenen yenilgiyi ‘hezimet’ olarak algılayanlar için!
Söylemleri türet, türetebildiğin kadar, bitmez ki! Biten, ulusal takımın umutları olur alışagelmiş şekilde. Oysa
Haberin Devamı ›
kabullenmek en akılcısıdır, çoğu zaman! Volkan Demirel’in Fenerbahçe’nin Sivasspor’a yenildiği maçta yediği golleri tekrar tekrar izleyin, istemini yitirmiş halini, buna bağlı olarak da ‘boş vermişliğini’ göreceksiniz. Emre Belözoğlu’nun uzun süredir sahada futboluyla değil, hırçınlığıyla ön plana çıktığını bileceksiniz. Sabri Sarıoğlu’nun yeşil zemin üzerindeki ‘şımarık’ halini sineye çekeceksiniz. Gökhan Gönül’ün oynamamak için adeta ayak direttiğini, Giray Kaçar’ın ‘acemiliğini’, Arda Turan’ın ‘çok bilmişliğini’, Burak Yılmaz’ın ‘yalnızlığını’ idrak edeceksiniz. Sonrasında da en önemlisini kabulleneceksiniz! Bu çocuklar nereden geldiler, hangi kültürle büyüdüler? Yaşamdan beklentileri neydi, ne oldu? Hepsi sahip olmayı hayal ettiklerinin çok, çok ilerisine gitti! Onlar artık ‘doymuş’ futbolcular... ‘Doymuş’ olanlar beceri düzeylerini ‘istikrar’ dediğimiz basamaklara yaymayı nasıl başarıyor? Onun açılımı ‘profesyonellik’ ki, bizlerin yapısı ile pek fazla bağdaşmıyor! Futbolculardan beklentilere ‘gem vurup’, Guus Hiddink’i yerden yere vurmak niye? Hollandalı teknik adamın Türkiye’ye sadece ve sadece ‘para’ için geldiğini Hırvatistan yenilgisi sonrası mı idrak ettik? Hiddink’in ‘kariyer’ sorunu mu vardı, Türkiye’ye gelmeden? Ulusal takımın, Euro 2012’ye yer almaması Hiddink’in çok da umurundaydı! Bizden sonrada gider bir ‘Muz Cumhuriyeti’ne devam eder işine... Biz ise yeni geleni yerden yere vurmaya devam ederiz!.. Sorunun ‘Guus Hiddink’ kaynaklı olmadığını, ‘kalıtsal’ problemin bizlere ait olduğunu artık anlamamız gerek!..