Dün sahada çok kötü bir hakem vardı. Jakob Kehlet, çaldıkları ve çalmadıklarıyla tabir yerindeyse iki takıma da saç baş yoldurdu. 21’de El Khannous’un Alvarez’e faulü kırmızı kartı gerektiriyordu.
Gayreti, çabası yok denemezdi Fenerbahçe’nin ancak bu oyunu oynayacak ezberi henüz oluşmamıştı. Sorun da buradaydı. Tedesco’nun 4-3-3’ü belki forveti ve Marco Asensio gibi bağlantı oyuncularını mutlu ediyordu belki ancak verimliliği an itibarıyla düşüktü.
Avrupalılar'a karşı limitleri zorlayarak oynamamız gerektiğini Galatasaray-Bodo Glimt maçında bir kez daha tecrübe etmiştik. Dün geceki Fenerbahçe-Stuttgart sınavı da bunun tescili oldu.
Kadını, erkeği önüne gelenin her platformda yorum yaptığı günlerden geçiyoruz. Bu önemli (!) yorumcuların büyük bir bölümü bize öyle bir Stuttgart şişirdiler ki, sanırsınız maçın sonucu oynanmadan belli. Tedesco, ilk 11’de kaleye sakatlıktan dönen Ederson’u koymuş, Talisca yerine de En Nesyri’yi (Çok çalıştı) tercih etmişti. İlk 45 dakikada Fenerbahçe fazla pozisyon bulamadı ama o çok methedilen Alman takımına da pozisyon vermedi. Fenerbahçe takımı iyi mücadele ediyor ancak göze hoş gelen futbol oynamıyor.
Kadıköy’de Stutgart ile oynadığı müsabaka hem Fenerbahçe hem Tedesco için nefes alma seansıydı. Tedesco her maçın kendisi için final olduğunun farkında.
Bundan yaklaşık 10-12 gün önce Ali Sami Yen Stadı'nın önünde bir anıt-heykel açılışı yapıldı.
Bodo Glimt erken gole rağmen sinir bozucu bir sabır ve soğukkanlılıkla devam etti. Galatasaray, skoru almışken hücum presin dozunu düşürebilirdi ama yapmadı. İki ekip de başlangıç planına sadık kaldı.
Beşiktaş için ‘’Ya tamam ya devam’’, ‘’Sırat Köprüsü’nde’’ gibi başlıklar atıldaysa alttan altta söylenmeye çalışılan takımın değil Sergen Yalçın’ın geleceğiydi.
Maçın hakemi Ozan Ergün bu seviyeye yakışmayacak hatalarla maç yönetti
Osimhen sahadayken Galatasaray, ön alan baskısını yaparken bir ahtapot gibi rakibini sarıyor.
Galatasaray dün gece RAMS Park'ta öyle bir maça çıktı ki... Kazansa üç puan ve iddiasını sürdürmekten başka bir şey kazanamayacağı, ancak kaybetse çok büyük şeyler kaybedeceği türden bir maçtı. Geçen sezonun yarı finalistini özellikle ilk yarıdaki çok iyi oyunla devirmeyi bildi Galatasaray! Bu galibiyette birçok iyi şey vardı, ancak aksayan yönler de yok değildi.
Gerçekten kolay kolay havlu atmayan, fizik gücü yüksek bir rakip karşısında Şampiyonlar Ligi’nde yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz.
Beşiktaş'ta takımın geneli hatta daha da fazlası için; köprüden önce son çıkış.
Milli aranın ardından kaldığımız yerden devam ediyoruz. Enteresan maçlar oynandı, özellikle Trabzonspor ve Beşiktaş’ın bu haftaki maçları sezonun geri kalanı adına işaretler verdi.
Geldiği günden bu yana kaosun eksik olmadığı Fenerbahçe’de...