Arama

Popüler aramalar

Sözün özü!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Öncelikle 3 Temmuz 2011’den bugüne Şike ve Teşvik Davası’nda neler yaşanmış, ona bakalım... Sonrasında gelinen noktayı masaya yatıralım...

3 Temmuz 2011: Şike ve Teşvik Operasyonu ilk gözaltılar ile başlatıldı.
14 Şubat 2012: Davanın ilk duruşması yapıldı.
2 Temmuz 2012: 23. duruşmada dava, karara bağlandı. 93 sanıktan 48’i çeşitli cezalar alırken 45’i beraat etti.
10 Ağustos 2012: İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, 682 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı.
24 Temmuz 2013: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkeme kararlarının onanması yönünde görüş bildirip dosyayı ilgili ceza dairesine gönderdi.
6 Eylül 2013: Yargıtay 5. Ceza Dairesi, özel görevli mahkemenin şike kararını eksik evrak gerekçesiyle bozdu. Yargıtay’ın bozma kararının ardından dosya İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade edildi.
14 Kasım 2013: Şike dosyası, yeniden Yargıtay’ a gönderildi.

20 Kasım 2013: 7 Mayıs 2012’de yapılan seçimle Yargıtay Başkanı seçilen Ali Alkan, bu davayla ilgili bir açıklama yaptı: “Biz, bu dosyanın yılbaşından önce çıkacağını tahmin ediyoruz. Tabii bu kesin değildir.”

Ve ‘demeç savaşları’ işte bu konuşmanın ardından yeniden başladı.

4 Ocak 2013... Trabzonspor Yöneticisi Muhammet Engin Kara, Twitter’dan bombaladı: “Onbeş gün önce dedim ve buraya yazdım, Yargıtay cezayı onadı diye beyler...” Bir de ek yaptı Kara: “Madem onandı, neden halâ açıklanmıyor...”
20 Aralık 2013’te de şunları yazmıştı Kara: “Şampiyonluk kupası yüzde 99.9 Trabzon’a gelecek.”
15 Aralık 2013... Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu konuştu: “Tahkim kurulu ile görüştüğümde ‘İki tane ahlâksız karar olmaz’ dedim. Bir tane ahlâksız karar var, bir tane namussuz karar, bir tane it gibi karar var. Bu lafı kullandığım için özür diliyorum. Bu kararı ne UEFA, ne disiplin kurulu, ne Tahkim Kurulu, ne CAS verdi. Bu ahlâksız kararı, bu it gibi kararı Federasyon ve kurulları verdi.”
6 Ocak 2014... Söz yine Hacıosmanoğlu’nda: “Bu konuda tek bir şey söyleyeceğim, başka da bir şey konuşmayacağım. Tiyatroyu bekleyelim, izleyelim, ondan sonra konuşuruz...”

Ve 8 Ocak 2014:
Fenerbahçe Spor Kulübü, resmi internet sitesinden açıklama yaptı... Bu açıklamanın tamamı, halen kulübün resmi sitesinde mevcut... Biz, bazı bölümlerin altını çizip, fotoğrafın bütününü okumaya çalışalım... Yorumların tamamen şahsıma ait olduğunu üstüne basa basa vurgularım.

* “Fenerbahçe, Türkiye’ nin en büyük sivil toplum örgütüdür. Hâl böyleyken kulübümüzü ve camiamızı doğrudan ilgilendiren konularda, Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun ve Fenerbahçeliler’in sessiz ve kayıtsız kalmasının beklenmesi doğal oluşa aykırıdır.”
- Yani; ‘Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’ ile başlayan siyaset-yargı-emniyet kapışması, 3 Temmuz 2011’den bu yana anlatmak istediğimiz şeydi zaten. Şu an siyasiler ‘gizlilik ihlali’, ‘masumiyet karinesi’, ‘yasal olmayan dinleme’, ‘delil üretme’den bahsediyor ya; biz bunları aylardır söyleyip duruyoruz zaten...
* “Bilinmelidir ki; tek düşüncesi ‘ adil yargılanma’ hakkının kendisine teslim edilmesi olan Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler, bu konuda taraftır ve taraf olmaya devam edecektir.”
- Yani; ‘Af’ istemiyoruz, çünkü suçlu olmadığımızı düşünüyoruz. Ancak, Özel Yetkili Mahkeme’de görülen davaya da, yargılama esaslarına da, verilen son kararlara da kuşkulu bakıyoruz. Hatta daha da ileri gitmek gerekirse, ‘inanmıyoruz’... Tıpkı, Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi, biz de bu nedenle davanın yeniden görülmesini istiyoruz.
* “TBMM’nin iradesinin beyan edildiği 2 Temmuz 2012’den itibaren, söz konusu mahkemeler tarafından verilen hükümler, artık yalnızca esastan değil şeklen de gayrimeşrudur. Fenerbahçe Spor Kulübü bu gayrimeşruluk ve hukuksuzlukla karşı karşıya bırakılmıştır.”
- Yani; Özel Yetkili Mahkeme’nin verdiği kararlar, yasal değildir.
* “Bizler, Türkiye Barolar Birliği tarafından önerilen ve Sayın Başbakan tarafından olumlu karşılanan ve üzerinde toplumsal mutabakatın sağlanmasının kuvvetle muhtemel olduğu Özel Görevli Mahkemeler’in bakmaya devam ettiği davaların gayrimeşru ve yok hükmünde sayılarak, genel mahkemelerde yeniden yargılama yolunun açılması girişimini koşulsuz destekliyoruz.”
- Yani; Bizler, 3 Temmuz 2011’den itibaren aynı şeyi savunduk, ‘Bu davaya ÖYM değil, Asliye Ceza Mahkemesi bakmalıdır.’ Gelinen noktada, fikrimiz aynıdır.
* “Yargıtay’ın da gelinen aşamada taraflı yorumlanabilecek bir acelecilikle hareket etmeyip, elindeki davayı görmeyi bekleteceğini umut ediyoruz.”
- Yani; ne bir tutuklu var, ne de zamanaşımı ihtimali... O halde, Yargıtay, Türkiye’yi etkisi altına alan değişim rüzgârıyla yelkenlerini doldursun ve bu dava hakkında da gerekeni yapsın.

İsteyen, istediği gibi okuyabilir elbette bu açıklamayı... Fakat bizim anladığımız şu...
Trabzonspor bir an önce kararın verilmesini istiyor ve tüm gücüyle bu konuda çalışmalarını sürdürüyor.
Fenerbahçe ise ‘adil yargılanma’ talebiyle, Yargıtay’ın şu an karar vermemesi için uğraşıyor. Lehte ya da aleyhte... Çünkü şu an çıkacak bir kararın -gelecekte yok hükmünde sayılma ihtimali olsa bile- en azından ‘algı kirliliği’ yaratacağından endişe ediyor.

Kim haklı kim haksız karar sizin...
Fakat şu küçük bilgileri de hatırlatmakta fayda var...
* Yargıtay Başkanı Ali Alkan, 20 Kasım 2013’te aslında şunları da söylemişti: “Herhangi bir zaman dilimi kestirmek söz konusu olamaz. Dairenin daha önce sırası geldiği için bu dosyayı öncelikle ele alacağını düşünüyorum. Bu konudaki takdir şüphesiz ki ilgili dairenin başkanı ve heyetindedir. Böyle bir süre belirlemek söz konusu olamaz, ama bu sadece tahmindir...”
* Şike ve Teşvik Davası, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından başlatılmıştır. Sayın Öz hakkında son günlerde yaşanan gelişmeler herkesin malumudur.
* Dava, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk’in savcılığıyla devam etmiştir. Sayın Berk hakkında, bu dava biter bitmez verilen karar ortadadır.
* Şike ve Teşvik Operasyonu yapılırken görev alan emniyet yetkililerin bir çoğu, ‘Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nda da görev almıştır. Ve bu yetkililer, son operasyonun ardından görevlerinden alınmıştır.