Arama

Popüler aramalar

Biri ve diğeri!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

“Benim memurum işini bilir” ile başladı her şey...

“Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz” ile devam etti...

Biri, “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” dedi.

Diğeri, “Bu devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” dedi.

“Trabzon’u Akdeniz’in incisi yapacağım” diyeni alkışladı binlerce insan.

“Başkan Haliç’i temizleyecek ve İzmirliler Haliç’te yüzecek” diyen ‘lider’ halen...

“Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü de değilidir. Binaenaleyh Ege bir göl değildir” diyerek aydınlatan liderimiz de oldu bizleri...

“2009’u yazarken de iki sıfır var. Soldaki sıfır ikinin yanında. Attınız. 2. sağdaki sıfır 9’un yanında. Attınız. Kaldı mı dokuz? İki ile dokuz yanyana 29. İki ile 9’u toplayın 11. 29 artı 11 kırk yapar! İşte size partimizin kırkıncı yılı!” diyerek kafamızdaki soru işaretlerini sona erdiren de...

Samsun’daki mitingde “Merhaba Antalya” dedi, çılgınca tezahürat aldı birisi...

“Kağıttepe’de ev tuttum” dedi, Kağıthane’yi bilmeden; sonra da oy kullanamadı zaten diğeri...

Kasıt yoktu, hata vardı!

Darbeler bile yaşandı bu adamların dönemlerinde, fakat televizyonlarda taklitleri yapılabilen yine bu adamlar sayesinde bazen güldük, bazen kızdık! O kadar...

Sonra rüzgâr sert esmeye başladı biraz daha...

Üşüdük!

Birisi;

“Ananı al, git buradan” dedi.

“Artistlik yapma lan” dedi, yine aynı kişi...

“Başbakan sensin, ister asar, ister kesersin” diye akıl verdi, 23 Nisan’da koltuğunu bıraktığı çocuğa...

“Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum” dedi sonra.

Sonra diğeri;

“Biz sayın başbakan gibi söz verip sözümüzde duran insanlardan değiliz” dedi, merakımızı giderdi.

Yönetenleri böyle olunca ülkenin, az yönetenleri de şöyle oluyor işte!

Biri, “Hakem odası basmadım, ama gerekirse basarım” dedi.

Diğeri, “Hakemi aradım, gerek duyarsam yine ararım” dedi.

“Ben oyuncuma soyunma odasında tokat da atarım, hakaret de ederim” dedi, 19 yaşındaki oyuncusunu döven coach...

“Eline sağlık” dedi, futboldaki kardeşi!

Biri, “Belediye gereksiz sokak köpeklerini zehirlesin, yoksa bu iş bana kalacak” dedi.

Diğeri, “Köpekleri, ondan çok seviyorum” yanıtını verdi.

‘Çözülme’ yıllar önce başlamıştı, şimdi ‘çürüme’ evresine geçtik.

Kin dolu hepimizin içi...

Katiller bile eskisinden farklı; artık ‘vahşet’ akıyor her öykü...

Bir spor gazetesinde, böyle bir yazı ile vaktinizi çaldığım için kusuruma bakmayın. Fakat biri kız, iki evladı olan bir baba olarak Özgecan’dan sonra bir şeyler karalamak zorundaydım.

Lütfen; iyi evlatlar yetiştirin...

Renkleri başka olsun, kimlikleri başka, siyasi görüşleri başka olsun. Cinsel kimlikleri nasıl isterlerse öyle olsun, aşık olsunlar bulutların üzerinde hissetsinler kendilerini, ayrılsınlar yıkılsınlar!

Takımları şampiyon olduğunda çılgınca kutlasınlar, şampiyonluğu kaybettiklerinde üzülsünler ama olanı tebrik etmeyi bilsinler.

İyi evlatlar yetiştirin;

Soyunma odasında dayak atmasın öğrencisine, ya da dayak yemesin hocasından...

Evden aldırmasın kimseyi, köpek demesin karşısındakine...

Rakiplerinin kötülüğünden medet ummasın, kendisi iyi olmaya çalışsın.

İyi evlatlar yetiştirin ki; değişsin dünya...