Güler misin ağlar mısın!
Haberin Devamı ›
Bu maçı bırak, Kayseri’ye bak! Tamam da kardeşim, Şampiyonlar Ligi’ne havlu atmış bir takım olarak oldukça rahat olması gerekirken yenilen gollerin basitliği rahatsız edici düzeydeydi çarşamba gecesi Bursaspor adına. Maça bakıyorsunuz; oyunun başında önemli pozisyonlar beceriksizce harcanıyor. Ama orta alanda ve kenarlarda kaptırılan toplarda hiçbir kademe anlayışı olmadan goller yedik.
Şimdi bu yenilginin üzerine ağır bir yazı yazmak amacında değilim. Ancak bu turnuvadan Bursaspor’un gelecek sezonlara dönük önemli dersler çıkarması lazım. Dilimizde tüy bitti, bir kere Şampiyonlar Ligi’nde bu yabancılarla başarılı olmamız mümkün değil. Dün gece de yeniden kanıtlandı bu gerçek. Batalla hariç hiçbir yabancı bu takımın formasını bu ligde giyemez. Ama hedef sadece Süper Lig ise söyleyecek bir sözüm yok, çünkü bu takım şampiyon oldu. Ancak Şampiyonlar Ligi’nde yer alan bir takımın da Türkiye’yi bu kadar üzmeye hakkı yok. 5. maçımıza çıkarken hâlâ ilk gol, ilk puan peşinde koşmak zorumuza gidiyor.
‘Ne yapalım, bu bütçe ile bu kadar’ diyorsanız, bence yerli bir takım kurun, zaten bu kadar başarı nasıl olsa alınır. ‘Şampiyonlar Ligi’ndeki gücümüz bu kadar. Daha ne yapalım. Bu ligde tecrübesiziz’ demekle sıyrılmak biraz aldatıcı olur. Çünkü Burssapor’un bu başarısızlığı bir anlamda futbolumuzu da olumsuz etkiliyor.
Neden derseniz! Hep konuşuyoruz, ligimizde ‘Anadolu devrimi’ lafını. ‘Bu sezon zirvede 3 büyükler yok, futbolumuzda kalite artıyor’ diyoruz. Güzel de, kendi sınırlarımız içinde. Kendi kendimizi kandırmayalım ve gerçekçi bir takım oluşturup yola çıkmak bence daha doğru olur. Bütün bunları şimdiye kadar olan kötü sonuçlarla ilgili yazmıyorum, çünkü Ertuğrul Sağlam da bu kadarını beklemiyordu belki. Ama hiç olmazsa şimdiden önümüzdeki sene, aynı transfer hatalarını yapmayalım. Aslında aynı takımdan iki maçta 10 gol yemek her şeyi anlatıyor bence...
Son söz; Ucuz etin yahnisi pahalı olur.