Eyvah!
O nedenle top bizdeyken iyi de, top rakipteyken bu takım ne yapacak, diye merak ettim. Çünkü genel anlamda savunmayı sevmeyen değil, yapamayan oyuncular topluluğuydu Bursaspor. Nitekim ilk 45 dakika da bizi yanıltmadı. Skor hariç. Öyle pozisyonlar verdik ki rakibe, Allah’tan Carson devleşti, Serdar Aziz sahneye çıktı, rakip beceriksizdi ve Bursaspor gol yemeden soyunma odasına gitmeyi başardı. Peki bu kadro ne yaptı derseniz. Yan paslarla rakibin kademesini bozup hatalardan yararlanmaya çalıştı. Bir pozisyonda Bangura ile gole yaklaştık ama aradığımız golü Çek hakemin hediye penaltısıyla bulduk. Bana göre ilk yarının sonucu bizim adımıza mucize bir skordu.
Haberin Devamı ›
İkinci yarıya Ertuğrul Sağlam, İnsua’nın yerine orta sahaya Krita’yı alarak başladı. Savunması ve sert futboluyla Krita iyi bir tercihti. Ama en önemlisi skoru korumak ve gol yememekti. Ancak Kaptan Ömer’in tecrübesine yakışmayacak bir şekilde verdiği penaltı, morallerimizi bozdu. Aslında Anderlecht’in bir Gomel olmadığını maç oynanırken farketti Bursaspor. Kendi sahamda nasıl olsa kazanırım, duygusu biraz ağır basmıştı. Oysa Belçika ekibi oyun disiplini ve kurgusuyla ne yaptığını bilen bir takımdı. Bursaspor’da hücum presini en iyi yapan Turgay gibi bir oyuncunun cezası nedeniyle olmayışı büyük bir eksiklikti.
Çünkü geriden oyunu iyi kuran ve hücumu iyi yapan takımlara karşı hücum presi yapmazsanız, sıkıntı yaşarsınız. Anderlecht karşısında taraftarın coşkusuyla kopuk kopuk hücumlar yaptık. Ama yaparken de kendimize inanmadık. 90 dakikaya baktığımızda, rakibe bu kadar pozisyon verdiğimizi de düşünürsek maçın istediğimiz gibi bitmesi mümkün değildi. Rakibin attığı 2. gol de gardımızı düşürdü.
Gerçekçi düşünmemiz gerekirse bizim için bu maçın hakkı en fazla beraberlik olurdu ama onu da beceremedik. Dün gece sahada Bursaspor’da ayakta kalan kim vardı derseniz, kaleci Carson ve Serdar Aziz..