Adalı etkisi

Beşiktaş, transferin ilk gününde eksik bölgeye iki takviye yaptı. Önce Güneş’in çok istediği Burak alındı. Ardından geçen yıl 4.5 milyon Euro bonservis bedeli istenen Mirin getirildi. Transferin arka yüzünde çok tanıdık bir isim var; Serdal Adalı... Başta, İtalya’dan formasını alıp döner” dedikleri Quaresma’yı bir çırpıda getiren Adalı, yine sahne aldı.

Başkan böyle istedi

Orman, iki ay önce Adalı ile bir görüşme yaptı. Başkan, “Bugüne kadar transferleri geç alabildik. Senin bu konuda büyük tecrüben var. Bizzat ilgilenmeni istiyorum. Ancak böyle kampın başına yetiştirebiliriz...” dedi. İşte o andan sonra insiyatif alan Adalı, Burak ve Mirin transferinin bitirilmesinde başrol oynadı. Adalı perde arkasında kalmayı tercih edip, öne çıkmamaya de özen gösterdi.

Gomez ile de görüştü

Adalı, listede bulunan Mario Gomez’in menaceriyle de görüşme yaptı. Ancak İspanyol asıllı Alman oyuncu, kendisinin ülkesinde mutlu olduğunu ve eşinin de ara dönemde ayrılığa karşı olduğunu söyledi.

Güner, Sadık’ı almıştı

Sezon öncesi yönetici Umut Güner, Malatyasporlu Sadık ile anlaşmıştı. Ancak oluşan tepkiler sonrası transferden vazgeçilmişti. Yeni yönetimde başkanın transferde, Beşiktaş’a dünya yıldızlarını kazandıran Adalı’nın iş bitiriciliğinden faydalanması gözden kaçmıyor..

Yine büyük söz etti

Yıldırım Demirören yönetimine ilk girdiğinde, “Messi ise Messi, Ronaldo ise Ronaldo alınır” ironisi ile dikkat çeken Adalı, Antalya’da da benzer söz etti. Başarılı yönetici, “Bu daha başlangıç. Kulübün şartları çok değişti. Asıl bombaları yeni sezon öncesi patlatacağız. Beşiktaş dünya markası yönetim olarak bizler de, yakışanı yapacağız” diyerek noktayı koydu.

Makarna yemeye gitmediler

Adalı, kampta medya mensupları ile yaptığı sohbette ilginç tepki verdi. “Başkan ve bazı yöneticiler, Milano’ya oyuncu almaya mı, satmaya mı gittiler?” şeklindeki soruya, “Beşiktaş Başkanı makarna yiyip dönmek için İtalya’ya gitmez. Yakında bu girişimin sonucunu hep birlikte öğrenirsiniz..” karşılığını vermişti.. Gelinen noktada futbolcular kadar, yönetim içinde de rekabet olduğunu görüyoruz. Bu durum hep vardı ve olacak. Yeter ki, iş kişisel ve kısır kavgalara dönüşmesin. İkinci yarı ve mayıs ayındaki kongre Beşiktaş adına çok renkli geçecek. Umarız kazanan ortak payda olan Beşiktaş olur..