Başkan soyunma odasına bal gibi girer

Lig, bütün hızıyla devam ederken, geçenlerde bir TV kanalında, “Başkan soyunma odasına girer mi girmez mi?” diye bir tartışma yapıldı. Masa başında oturanların bazıları ‘giremez’ diye dayatırken, bir kısmı da ‘girer’ tezini savundu.
Bizler, yazılı ve görsel basın olarak takımın başarısında önce teknik direktörü sonra futbolcuları yere göğe sığdıramıyoruz. Yenilgi halinde ise faturayı başkana ve yöneticilere kesiyoruz...
Bu yüzden ben de diyorum ki; Hangi kulübün başkanı olursa olsun, işler kötü giderse veya uyarılacak bir durum olursa soyunma odalarına maçın başında da devre arasında da ve sonunda da girer. Teknik direktör ve futbolcular, başkanlarını yanında görünce morali bozulmaz, bilakis kendine güveni artar...
Haberin Devamı ›
Biraz da Tayfur ile Tugay’a bakın
Tayfur Havutçu, Schuster’in gitmesiyle Beşiktaş’ta teknik direktör olma şansını yakaladı. Beşiktaş, Tayfur’un teknik direktörlük üniformasını giydiği ilk maçta Kayserispor’a fark attığı için bu yazıyı yazmıyorum. O maçtan sonra çok düşündüm; Tayfur’un geçmişine şöyle bir baktım:
Lisan dersen; Almancası, İngilizcesi var...
Altyapısı Almanya’dan; Darmstadt’ta top koşturmuş...
Fenerbahçe, Kocaelispor ve son olarak da 9 yıl Beşiktaş formasını giymiş...
Kaptanlık yapmış, şampiyonluklar yaşamış...
Teknik adamlığa Jean Tigana’nın yardımcılığını yaparak başlamış; Mustafa Denizli’nin yardımcılığı sırasında Beşiktaş’ın hem kupa hem lig şampiyonu olmasında pay sahibi olmuş...
Ve son olarak Schuster’in bir numaralı yardımcısı iken o gidince tekrar patronluğa getirilmiş...
Şimdi bir de Tugay’ın geçmişine bakalım;
İngilizcesi süper...
Galatasaray’ın en genç kaptanlarından biri; şampiyonluklara doymuş...
İskoçya’da iki yıl Glasgow Rangers’da... Sonra 8 yıl da İngiltere’de Blackburn Rovers’da harikalar yaratmış...
Son olarak Hagi’ye yardımcı olmuş; Herhalde futbol yaşamının en acı günlerini şu sıralarda yaşıyordur...
Eğer, Galatasaray Yönetimi cesaret edip Fenerbahçe maçı öncesi Hagi’nin görevine son verseydi; inanın o gün Sarı-Kırmızılı futbolcular 75. dakikadan sonra Arena Stadı’nda teslim bayrağını bu kadar kolay çekmezlerdi.
Rijkaard’a yüklü bir tazminat ödedikleri için Hagi’ye bir türlü ‘git’ diyemiyorlar; Çünkü ona da 1 milyon 750 bin lira vermeleri gerekiyor. Hagi de herhalde kendini ba∫arılı buluyor ki(!), beklenen “İstifa ediyorum” cümlesi ağzından çıkmıyor.
Artık Türk Futbolu’nda yenilik yapmanın zamanı geldi geçiyor...
Bırakın bu yabancı hayranlığını... Adamlar yıllarca Türkiye’de çalışıyor; bir kelime Türkçe öğrenmek zahmetine bile katlanmıyorlar. Kendilerine bir de tercüman tutuluyor; Hocalar maç hakkında bir-iki cümle söylüyor, çevirmenler o berbat Türkçeleri ile bize yüz kelime anlatım yapıyor...
Diyeceğim şu;
Hagi, Cim Bom’u batırdı. Futbolculuğuna kimse bir şey söyleyemez, ama herkes de biliyor ki, teknik direktörlük kariyeri sıfır.
Futbol bilgisi bana göre en az Hagi kadar olan Tugay’a yeni sezonda şans verilmesi en doğru yoldur...
Keza Tayfur’a da öyle... Madem Schuster gidince ona ‘teknik direktör apoleti’ni takıyorsun; o zaman sonuna kadar yanında durulması lazım... Hele hele Tayfur, Ziraat Türkiye Kupası’nı Beşiktaş’a getirirse bu kaçınılmaz olur.
Haberin Devamı ›
DİP NOT: Bakın, Aziz Yıldırım inandı, Aykut’u patron yaptı. Çoğumuz önce dudak büktük. Aslında Fenerbahçe şampiyon olsa da olmasa da bu bir ‘milad’ olarak kabul edilmelidir. Ben; yıllarca karşılıklı top koşturmuş, kıyasıya mücadele etmiş, sonra teknik direktör olmuş futbolcularımızın lige daha büyük rekabet getireceklerine inanıyorum...
İş ki; o cesareti kulüp yönetimleri göstersin...
Haberin Devamı ›
Krallar ‘Meclis’ yolunda
Üç ünlü golcümüz; Hakan Şükür, Tanju Çolak ve Saffet Sancaklı siyasete soyundu. Şükür ile Çolak AKP’den, Sancaklı ise MHP’den seçimlere girecek.
Kazanmaları halinde Türk Futbolu’na daha da büyük hizmetlerde bulunacaklarına hiç şüphem yok.
Başbakanımız da eski futbolcu olduğuna göre, spor konuları artık ‘Meclis’ çatısı altında inşallah çabuk çözüme kavuşur.
Aslında ben üç şöhretimizi teknik direktör olarak sahada görmeyi çok isterdim; ama ne diyelim; Hayırlı olsun...
Yetti artık
Bursaspor’un beklenmedik Ankaragücü beraberliğinden sonra zirve Fenerbahçe ile Trabzonspor’a kaldı...
Ama olaylar da başladı... Kimi sahaya rakı-şarap şişesi fırlatır; Kimi ana-avrat dümdüz gider; Kimi hakemleri suçlar...
Ofsayta itiraz; Taça itiraz; Penaltıya itiraz; Sarı karta-kırmızı karta itiraz...
Kısacası bir furyadır gidiyor...
Allah sonumuzu hayırlı etsin!
Son olay da bardağı taşırdı... Şimdi de Trabzonspor ile Gençlerbirliği kulüpleri birbirine girdi. İlhan Cavcav feryat ediyor. Trabzonspor bir bildiriyle, “Dolduruşa gelme başkan” diye kendisini ikaz ediyor. Maçın temsilcisi Candemir Özdemir’in; Burak Yılmaz’ın koridorlarda Gençlerbirliği futbolcularının bulunduğu soyunma odasına doğru, “Şampiyon mu olacaksınız ulan” diye bağırdığını raporuna yazdığı iddia ediliyor.
Otobüslerin camı-çerçevesi aşağı iniyor. Bir hafta önce galip gelindiği zaman yöneticileri, futbolcuları alkışlayanlar; yenilgi halinde olmadık hakaretlerde bulunuyorlar...
Görünen o ki; Artık saha kapatma...
Seyircisiz maç oynatma...
Para cezası yetmiyor...
Bir an önce ‘Spor Mahkemeleri’nin faaliyete geçmesi lazım...
Yıllardır bekliyoruz, hâlâ bir şey olduğu yok...