Arama

Popüler aramalar

Ellerinize sağlık!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Geçtiğimiz sezonu üç kupayla tamamlayan Galatasaray’da bu kadar büyük düşüş yaşanması kimilerine göre beklenen bir durumken, kimi kesime göre ise akla gelmeyecek bir durumdu. İşleyen çarklıya birkaç takviye ile Avrupa’da başarının gelmesi muhtemelken bu yıkımın artçı sarsıntıları sezon başında hissedilmeye başlandı aslında. Sezon başı kampında yönetim-Cüneyt Tanman ve Hamza Hamzaoğlu arasında yaşanan transfer çatışması ahengi bozdu. Bu noktada üç cepheden birini salt suçlu göstermek tabii ki haksızlık olur. Fakat bir gerçek var; hem yönetim hem Tanman ve Hamzaoğlu orta yolu bulabilmek adına hiçbir çaba sarf etmedi. Aksine her fırsatta yatak odası sırlarının ortalıkta konuşulması çözülmeyi hızlandırdı. Anlaşılan o ki, Galatasaray menfaatlerini her şeyin üzerinde görüp, egoları bir kenara bırakmak çok zor geldi.

Muhalefet iyi değerlendirdi

Camia içindeki muhalefet de bu fırsatı çok iyi değerlendirdi. Daha önce sağlık sorunlarını gerekçe göstererek göreve gelmeyen eski yöneticiler bir anda iyileşti ve hızlı muhalif oldu. Çıkan tablo şunu gösteriyor ki, Galatasaray’ın en büyük rakibi Galatasaray tezi son derece doğru. Ne Fenerbahçe ne de Beşiktaş büyük uğraşlar verse de Galatasaray’ı bu denli aşağıya çekemezdi. Emeği geçen herkesi tebrik etmek gerekir sanırım çünkü hiç de kolay olmayan bir işi başardılar. Dördüncü yıldızı takmış, tüm kupaları almış her sene Şampiyonlar Ligi’ne direkt ve tek başına katılan kulübü dibe vurduranların vicdanları umarım rahatsız olmuştur.

Yol haritası belirlenmeli


Peki Galatasaray bu durumu nasıl değiştirebilir? Bu noktada artık Dursun Özbek’in bir yol haritası belirlemesi gerekiyor. Yönetim içerisinde hem transferde hem de iletişimde skandallara imza atan ekibini revize etmeli. Eski yönetimlerden kalan kulüp içerisindeki çalışanların o yönetimlerle organik bağının devam edip etmediğinden emin olmalı. Çünkü muhalefetin hâlâ kulüp içerisindeki sır sayılabilecek bilgilere çok kolay ulaşması oldukça manidar. Her konuda kendisine çok güvenen başkan, arka bahçesini iyi analiz etmeli ve yenilemeye gitmeli. Aksi takdirde muhalefet kulüp içerisinde cirit atmaya devam edecek.

Denizli etkisi

Ligde ve özellikle Avrupa’da alınan başarısız sonuçlar pamuk ipliğine bağlı olan Dursun Özbek ve Hamza Hamzaoğlu bağının kopmasına neden oldu. Aslında ufak bir bahane bile ayrılık için yeterli olacaktı. Hamza Hamzaoğlu’nun ardından Mustafa Denizli göreve gelirken Özbek aslında her zaman çalışmak istediği ismi takımın başına getirdi. Denizli işe Florya ile başlarken yönetimden futbolculara kadar ‘buranın tek hakimi benim’ mesajını verdi. Kendisinden habersiz kuş uçurtmayan tecrübeli hoca, dağılan aile ortamını tekrar sağlamak adına mesaisinin büyük bölümünü bu konuya ayırdı. Her ne kadar bu çabanın karşılığı kısa vadede alınamasa da Denizli’nin yönetim ve oyuncular üzerinde önemli bir etki bıraktığı muhakkak. Sorunların teşhisini doğru yapan Denizli tedavi için de doğru yolda ilerliyor. Medya ile de son derece sağlıklı bir iletişim kuran tecrübeli hoca, herkesten büyük saygı görüyor.

Gençler nereye

Yabancı kısıtlaması sonrası kalitesine bakılmadan alınan yerli oyuncuların büyük bir kısmı, Galatasaray forması giyebilecek düzeyde ve vizyonda değil. Bu konuda yanılmayı çok isterim fakat bundan sonraki süreçte de umutlu değilim. Son olarak kupa maçlarında şans bulan Koray, Tarık, Sinan ve Emre’den hangisi taşıdığı formanın büyüklüğünün farkında bilinmez. Emre’nin potansiyeli olduğu kesin ama o bunun farkında değil. Bir gün Florya’dan ayrılırsa dönmesi çok zor olur. Dilerim örnek aldığı ağabeyleri bu formanın kıymetini iyi anlatırlar. Sinan Gümüş ise hâlâ aynı seviyede. Hatta geriye gitti. Eğer ‘ben oldum’ diyorsa Sinan için de yapabilecek fazla bir şey kalmamış demektir. Umarın son şanslarını iyi değerlendirirler.

Yenemezse hedefsiz kalır

Kayseri ile oynanacak ilk yarının son maçı büyük önem taşıyor. Artık kaybedilecek bir puan dahi Galatasaray’ın işinin bitmesi anlamına geliyor. 3.’lük için mücadele etmenin pek anlamı yok. Çünkü bu arma ve forma zaten en kötü 3. olur. Her anlamda düşüş yaşayan takımın bu maçta ruhunu ortaya koymaması durumunda puan alması imkansız. Fakat bunu yapabilecek inancın olduğundan emin değilim. Şu anki tabloda görünen o ki başarıya en çok inanan kişi Mustafa Denizli. Eğer oyuncuları bu inanca eşlik etmezse Galatasaray ikinci yarıya hedefsiz başlayabilir.