Oldu mu şimdi?
Provokasyonun her türlüsü, dört bir koldan, en üst perdeden ve en alçak seviyeden yapıldı. Durumdan vazife çıkaran medya şövalyeleri de hem benzinle hem körükle yardıma koştu. Ankaragücü’nün derdi Fenerbahçe’yi yenmek değil, puan kaybettirmekti. Fenerbahçe, işte bu ahval şerait içinde, sükunetini muhafaza edip, sahadan başı dimdik çıktı.
Haberin Devamı ›
Taraftarlık da, takımlar da topyekün bukalemunlaştı. Her hafta renk değiştiren, kendi renklerini inkar eden tuhaf bir ‘nöbetçi’ güruh türedi. Fenerbahçe bu; dargınları barıştırır, barışıkları küstürür.
‘Talimatlı’ açıklamacının ‘üçlü’ senaryosu fos çıktı, benim ‘tek’ geçtiğim hakem atandı. Zaten bu maça hangi hakemin atanacağını bilmek için fal açmaya, müneccim olmaya gerek yoktu.
Kimbilir ne atakları ofsaytla kesilmiş, ne golleri verilmemiş, ne penaltıları çalınmamıştır Ankaragücü’nün? Kimbilir ne hatalar yapılmıştır Fenerbahçe’nin golleri öncesi? Kimbilir Baroni’nin jenerik golüyle ne suratlar ne renklere bürünmüştür? Serkan’ı ikinci Zalad ilan etmezlerse, ben de hiçbir şey bilmiyorum.
Haberin Devamı ›
Ya o Ümit Özat’ın halleri? Ağzından çocukların bile, duymadığı halde anlayabileceği küfürler. Anladınız mı bu takımın kaptanlığını kim yapmış Fenerbahçeliler? İlhan’ın dirseği de ‘bonus’ olsun.
Bundan çok daha zor, çok daha gerilimli son bir maç kaldı. Sonrasında sıra Aziz Yıldırım’da... Ya böyle devam edecek, ya da iki satırlık adamların ağzına sakız vermeyecek, ittifaklara en başından balyoz gibi darbe zırhlı bir takım kurmak boynunun borcudur.