MENÜ

Katliamın gölgesinde derbi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

O halde tribünleri terörize eden, maça gelen insanların ve rakip taraftarların hayatlarına kast eden rant çetelerine ve futbol teröristlerine soruyorum; Reyhanlı’da ölen ve yaralananların ailelerine ‘ezeli rekabet’ ya da ‘renk aşkı’ anlatabilir misiniz? Hangi şampiyonluk, hangi galibiyet, hangi maç bir hayata denk ya da üzerinde olabilir?

Kadıköy’deki prestij derbisi işte bu katliamın ve acıların gölgesi altında başladı. Kupa yorgunu Fenerbahçe, kutlama yorgunu Galatasaray’a göre üstün olan taraftı. Elini kolunu sallayarak en rahat şampiyonluğunu kazanan Galatasaray’ın en az onun kadar önemli hedefi, Kadıköy’de galibiyet alabilmekti. Fenerbahçe’nin hedefi ise en azından bu psikolojik üstünlüğü muhafaza edebilmek.

Sarı-Lacivertliler maça çok baskın başladı. Ancak rakibinin dağınık ve sinmiş halinden bir türlü skor üretemedi. Sonunda ceza sahasına şişirilen bir topta Gökhan’a çalınan yüzde yüz yerinde bir penaltıyla da geriye düştü. Ancak sinirlenmesine rağmen moral üstünlüğü rakibine bırakmadı. ‘Suskun adam’ Webo 3 dakika içinde önce kendi hazırladığı pozisyonda eşitliği, hemen ardından da galibiyeti getirdi.

İkinci yarı da başlar başlamaz görüldü ki; değişen pek bir şey yok. Fenerbahçe yine baskın olan ama bunu pozisyona dönüştüremeyen takımdı. Galatasaray ilk kornerini 80. dakikada kullandı. Meireles’in kullandığı 4 kornerden biri bile tehlike yaratamadı. Drogba boş kaleye giden topu çevirerek 3. golü engelleyen kader adamıydı. Muslera da 85’te Kuyt’ın vuruşunu çıkararak Drogba’ya nazire yaptı.

Uzatma dakikalarındaki çirkinlikler çok yakışıksızdı. Her şey Fenerbahçe’nin istediği gibi giderken bu saçmalığa Volkan Demirel gibi kaptanlık bandını taşıyan bir adamın imza atması hiç affedilir bir şey değil.

YORUM YAZ