Kalecilerin maçı
Haberin Devamı ›
Eğer Fenerbahçe isen, sertlikten, yokluktan, eksikten yakınma hakkın da lüksün de olamaz. Hatta hiçbir geçerli ve gerekçeli bahanenin arkasına da saklanamazsın. Gücünle, mücadelenle, hırsınla her maçta rakibi yıldırır, kora kor oynar, sadece ve sadece kazanmaya oynarsın. Fenerbahçe bazı eksikleri olsa bile bunu yapmaya çalıştı, belki de ligin en zor deplasmanında. Çok dikkatli ve çok soğukkanlı oynadı. Orta saha üstünlüğünü ele geçirdi. Kanatları iyi kullandı.
Bursaspor’un ilk yarıda tek pozisyonu vardı. “Volkan mı kurtardı, Sercan mı kaçırdı” tartışması sonuca varmaz.
Maçın en iyi adamı Emre’nin orta görünümlü pası, Alex’in vuruşu ve Semih’in tiplemesi ile gelen gol, tam bir göz ziyafetiydi. ‘Büyük usta’ Alex zekasıyla sahanın her yerine zarafet eken bir işçiydi. İlk yarının sonunda Alex’in yarattığı pozisyonu, Stoch öldürmeseydi Fenerbahçe ‘bitirici’ darbeyi vurabilirdi.
İkinci yarının hemen başında klasik hastalığı olan gollerden birini yedi Fenerbahçe. Ergiç’in golünde Volkan iki rakip oyuncuyla kaderine terkedilmiş haldeydi. Bursa morallendi, ama Fenerbahçe yine de geri adım atmadı. Galibiyet için her şeyi yaptı ama ürettiği pozisyonları mirasyedi hoyratlığıyla harcadı. Volkan-Sercan çelişkisi bu yarıda -biri son dakikada olmak üzere- iki kez daha tekrarlandı.
Puan tablosu dikkate alındığında Bursaspor açısından galibiyet gibi bir beraberlik, Fenerbahçe için de tam tersi.
Sarı-Lacivertliler için bu maçın özeti şudur: Fenerbahçe sadece korkmadığı zaman korkutur.