Kaç müsibet gerek!
Haberin Devamı ›
Lig başladı, dangul dungul gidişe rağmen ilk 8 hafta kayıpsız geçti. Halbuki o maçların çoğu mağlubiyetle de bitebilirdi. Yine de o devrede kazanabilmek büyük işti.
Benim gibi takımdaki asıl uyumun, kondisyon ve mücadeledeki yükselişin 10. haftadan sonra gerçekleşeceğini bekleyenler terse yattı. Havaya girmek başka havada gezmek başka şey işte.
Dönüp dönüp kendini tekrarlayan müsibetlerden ne ders alan var ne de ibret. Dahası başkaları bile ders çıkarıyor da Fenerbahçe ders çıkaramıyor kendi yaşadıklarından. Ne yönetimi, ne futbolcusu, ne hocası ne de taraftarı... Bu da klinik ve kronik bir rahatsızlık olmalı...
Anlaşılan ne Aykut Hoca anlatabiliyor derdini, ne Daum ne de Koch... Sen ne anlatırsan anlat, karşındakinin ne kadar anladığıdır belirleyici olan.
Futbolcuların çoğu spor sayfalarından magazin sayfalarına taşınalı çok oldu. Tefrikalar yazılıyor gece alemlerinden... Zaten gitmek isteyenlerin (aslında kafa olarak çoktan gitmişlerin) yakınmalarını, serzenişlerini okuyup, dinliyoruz sürekli. Bu vurdumduymazlık böyle devam ederse sonuç şimdiden belli...
Bu takıma terapi hayır etmez, ciddi bir şok tedavisi gerek. Nasıl olur bilemem. Zaten benim işim değil, şokun yöntemi ve dozu yönetenlerin işi. Bıçaktan, kılıçtan, hançerden söz etmiyoruz; derin bir neşter darbesi gerekiyor. Vurulsun ki, eklemlere çöreklenen cerahat temizlensin. Bunun böyle gitmeyeceği çok açık.
Kendine acımayana acımayacaksın, değer vermeyene değer vermeyeceksin, forma meslek namusunu hiçe sayanlara günahın kadar bile insaflı davranmayacaksın. Kulübü hiçe sayanlara ‘hiç’ muamelesi çekeceksin. Yediği sofraya pislemeyi alışkanlık edinen ağalara, pislik gibi davranacaksın. Lamı cimi yok.
Bunlar 3-5 yenilgi yüzünden kaleme alınmış sözler değil. Bunlar mücadeleden kaçanlara, koşmayı unutanlara, formasını, rakibini ve mesleğini hiçe sayanlara, saygı göstermeyenlere söylenmiş sözler. Kulübün geleceğini ve hedeflerini sabote edenlere atfedilmiş kelimeler. Utanma kavramını lugatından silenlere minik bir hatırlatma... İşini elinden geldiğince yapıp, kazandığının hakkını verenlere kimsenin lafı olmaz ve olamaz zaten.
Ya bir an önce planlama, devre arasında da gereken acımasızca yapılır, ya da şimdiden geçmişler olsun!