Frenbahçe

Haberin Devamı ›
Bilinci gurbete gelin edeli hayli oldu, hedefler de çoktan kötü yola düştü. Umut, inanç ve coşku da sürgüne gönderildi. Yakışıksız ve engellenemez bir çözülüş almış başını gidiyor. Hastalığı ve tedaviyi inkar ede ede gelinen yer işte burası. Acil önlemler alınmazsa, bunun bir basamak sonrası çürüme ve kokuşmadır.
Fenerbahçe yönetimi ve futbol takımı 3 yıldır inatla bünyeden defettiği gruplara ve grupçuklara çalışıyor. Dahası dirilmeleri ve kemirmeleri için kan pompalayıp, hayat üflüyor. Bitkisel falan da değil, basbayağı bitiksel hayat.
Peki bugünlere nasıl gelindi? Kadroyu hep yeterli ve ligin üstünde görerek, lige tepeden bakarak. Hiçbir yere vardırmayacak anlamsız bir kibire kapılarak. Gaza basması gereken yerde frene basıp yoldan çıkarak. Düz yoldan çıkmaz sokaklara, engebelere direksiyon kırarak, şoför değiştirerek ve rakiplere avans vererek. Takviye yapması, iyice zırhlanması gereken yerde eksilerek.
Gelelim çözüme... Eldeki kadro bu lig için yeterli. Ancak takım olgusundan o kadar uzakta ki. Özgüven de dibe vurunca zincirleme kazalar kaçınılmaz oluyor. Bu, panik ve gerginliği, onlar da yılgınlığı tetikliyor.
Bu kaosu çözmek Aykut Hoca’nın işi, hatta ve hatta boyun borcu... Çünkü Fenerbahçe, futbol falan oynamıyor, futbol Fenerbahçe’yle oynuyor.
Kondisyon, mücadele ve yardımlaşma gibi en temel eksiklerin farkına varıldığında sorunun yarısı halledilmiş olur zaten. Sonrası doğru adam ve alan paylaşımı, doğru hamleler ve doğru koşular ve doğru paslar. Bunlara cesaret, inanç ve hırs da eklendiğinde istemesen bile takım oluyorsun. Mesele rotasyon değil, organizasyon. Aykut Hoca şu sorulara da bir an önce yanıt bulmalı: Bu takımın forvetleri ne zaman rakip kaleciyi rahatsız edecek? Ne zaman rakip stoperleri baskı altında tutup geriden oyun kurdurtmayacak? Ne zaman kendi sahasında rahat rahat taç kullandırmayı bırakıp, rakip sahada bile taç baskısı kurmaya başlayacak? Bu yazılanların hepsini, en sıradan takım, Fenerbahçe’ye Kadıköy’de bile yapıyor da, o bakımdan!