Arama

Popüler aramalar

Eksi 10

Haberin Devamı

Karla karışık bir yağmur, karma karışık bir futbol, tarla karışık bir saha; hem de çeltik tarlası... Tribünler de “eve dönemeyiz” korkusundan olabildiğince seyrelmiş. Kanatlar su altında, ağırlaştırılmış çamur güreşi başlıyor. Bildiğin 3. Lig koşullarının tekmili bir arada!

Ligin en tepesindeki ile en dibindekinin maçıydı bu.
Peki aralarında bir fark görebilen oldu mu? Güçsüz ve cılız Fenerbahçe, rakiplerini değil, kendini ve izleyen gözleri yoruyor.

Kurgulasan olmaz; Sivas deplasmanı öncesinde ‘sınırdakiler’ 4 sarı kart görüp, aklın sınırlarını zorluyor. Ee, bu ‘müttefik şartlar’ altında Fenerbahçe’nin başka rakibe de ihtiyacı kalmıyor zaten.

Keşke maçı kazanmak için sadece daha çok bonservis parası, sadece daha çok transfer ücreti, sadece daha çok şöhret yetebilse... Neylersin!
Alex olmayınca ‘beyin travması’ geçiriyor Fenerbahçe... Aklı ve zekası tutuklanıyor.

Hissedilen sıcaklık -10’a düşüyor. Güiza ve Semih el ele gol kaçırma krallığına yürüyor. Bünyamin Gezer’in Semih’in tertemiz pozisyonunu düdükle kesmesi, kimseyi kesmez; sarı kart da göstermeliydi galiba...

Santos duran topu, vuran topa çeviriyor. Ardından ‘iki ıska ve bir vuruş’ ile Fenerbahçe’nin belalısı Youla ortaya çıkıyor. Her an kırılabilecek bir maç, Özer ve Güiza ile bir anda 3-1’e geliyor. Ancak sorular da sorunlar da hâlâ yerli yerinde öylece duruyor.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü