Arama

Popüler aramalar

Direnişin zaferi

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Kim ne derse desin o günden bugüne Fenerbahçe için her maç derbidir, her maç 6 puanlık maçtır. Şu anda iki takım arasındaki puan farkı da Kadıköy’ün destansı direnişinin zaferidir.
“Fenerbahçe, Galatasaray’ın tel tel dökülen defansını hallaç pamuğu gibi atar” diye düşünenler terse yattı. Konuk ekip ilk 10 dakikada Drogba ile kaleye iki füze gönderirken, ev sahibinin ilk şutu 20. dakikada Gökhan’dan geldi.
Mancini’nin Caner’i durdurma ve defansa hapsetme taktiği çok iyi sonuç verdi. Mücadelede kaybolan Caner’in ilk ofansif girişimi de penaltıyı getirdi. Fenerbahçe’nin uzun paslaşmaları son derece riskli, sonunda başına çok ciddi iş açacak. Sürekli ileriye rastgele top şişirme taktiği maçı ‘havan topu’ savaşına çevirdi.
Fenerbahçe’nin forvetleri Burak’ın ‘ofsayt kariyeri’ni herhalde tek maçta yerle bir etmeyi başardı. Ya o Volkan’a olur olmaz geri pas verme hastalığı yok mu; adamı rakip forvetlerden çok kendi arkadaşları zor duruma düşürüyor. Kasığından sakatlanıyor, nefes bile alamadan peş peşe atılan zehirli pasları savuşturmaya çalışıyor.
Tek gol averajla şampiyonluk kazanmış bir takım olarak 2-0 öne geçmişken oyunun son
10-15 dakikası neye güvenerek ezeli rakibe terk edilir? Neye güvenerek top ve inisiyatif onlara hibe edilir? Edersen hem fazladan yorulursun, hem rakibi diriltirsin hem de kalende gol, penaltı dahil her türlü melaneti görürsün. Haftada bir maç oynayan Fenerbahçe’nin kondisyon ve mücadele gücünün bunun en az iki katı olması gerekirdi.
Yeri gelmişken gol atmış olsa bile şu Baroni’nin yerine Holmen oynayamaz mıydı?