Çökertme
Haberin Devamı ›
Onca sil baştanlara, onca yapbozlara, o kadar tecrübeye, bunca yaşananlara, gelenlere-gidenlere, gönderilenlere-terk edenlere rağmen ortada ‘Fenerbahçe’, ‘takım’ ve ‘futbol’ kavramlarından olabildiğince uzakta bir başıbozuklar birliği var. Geleni de kendine benzetip yutan bir gayya kuyusu.
İşin kötüsü Fenerbahçe giderek daha da sıradanlaşıyor. Duraklama döneminden, gerileme dönemine doğru frensiz tam gaz bir gidişat.
Mesele yenilmek değil, mesele farklı yenilmek de değil. Elenmek de, hedeflerden uzaklaşmak da değil. Bunlar futbolun doğasında var olan sıradan şeyler. Fenerbahçe’ninki yenilmek değil kaybetmek. Hedeften uzaklaşmak değil, hedeften sapmak, hatta inkar etmek. Verilen bütün sözlere, yapılan bütün harcamaya rağmen her şey sadece eksiliyor. Lanet gibi, illet gibi, kara büyü gibi, tasarlanmış zincirleme bir kaos gibi.
Pozisyona bile girmeden, pozisyon üretmeye yönelik tek hareket sergilemeden, mücadele, kondisyon, hırs, inat ve futbol zekasına dair ufacık bir kırıntı bile göstermeden, aciz durumlara düşüp komik goller yemek tuhaf olan. Bunun neredeyse bir kader haline dönüşmesi, öyle algılanmaya başlaması ise işin en vahim yanı.
Fenerbahçe kimliğini kaybetti ve fakat kaybettiği kimlik Fenerbahçe’yi hükümsüzleştirdi. Eski ‘kararlılık gösterileri’ artık kış masalından farksız. Bu süreçte yönetimi, futbolcusu, teknik direktörü ve taraftarı Fenerbahçe’yi sabote etmek için birbiriyle yarıştı.
Dünya devlerine kök söktürüp sahayı dar eden takım, sadece 3 senede en sıradan maçta bile taraftarlarına dünyayı dar eden bir ilkelliğe büründü. Orta saha imparatorluğu çökertilip, orta oyunu komedisine sürüklendi. Şimdi de ne yapsan çare olmuyor. Ne yama, ne de dikiş tutuyor.
Tutunulacak tek dal kaldı, o da Galatasaray galibiyetiyle avunma bağımlılığı. Tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi. Bu galibiyetleri panzehir gibi görenler hâlâ çoğunlukta. Oysa bu bir zehir. Ve her zehir biraz rüya gördürür.
Fenerbahçe de tıpkı balinalar gibi nedeni bilinmez bir toplu intihar gösterisi yapıyor. Kendini imha etmeye yemin etmiş gibi. Umudun öldüğü bir yerde bu savrulmalar pek de anormal sayılmaz aslında.