Cesaret Hapı
Haberin Devamı ›
Fenerbahçeli futbolcuların hafızaları silinmiş, ezberleri yok edilmiş gibiydi. İlk yarıda doğru dürüst sayılabilecek tek atak yapabildiler. Pozisyon üretemediler, pres yapamadılar, rakibe basmak bir yana rahatsız bile etmediler. Acemi birliği gibiydiler.
Sarı-Lacivertiler korkak oynayıp dirençsiz orta sahasıyla birlikte kendi sahasına hapsolurken, Galatasaray belki bir derbi maçta hiç olmadığı kadar cesurdu. Fenerbahçe’ye defansta top şişirmekten, ileride de ‘karambol’e bel bağlamaktan başka yol bırakmadılar. Fenerbahçe neyi yanlış yaptıysa, onlar onu doğru yaptılar.
Sarı-Kırmızılılar daha iyi yardımlaşan, daha iyi çoğalan, çok daha gözü kara mücadele eden ve daha çok ısıran takımdı. Fenerbahçe’nin “al da at” diye eliyle sunduğu pozisyonları değerlendirebilseler ikinci yarıya gerek bile kalmayabilirdi.
Mert daha ısınmaya fırsat bulamadan Umut Bulut’a “gerçek Galatasaraylı” apoletini taktı. Alex de uzatmalarda Cüneyt Çakır’ın verdiği cezayı iki taksitte Galatasaray’a fatura etti. Yani ilk devre pozisyonsuz iki bedava golle berabere kapandı.
Kuyt’ın bariz bir şekilde indirilmesine ‘devam’ diyen Cüneyt Çakır, Umut’un ikinci golünde en az Selçuk kadar, Kuyt’ın “gerçek Fenerbahçeli” olduğu pozisyonda da en az ofsaytı bozan Umut kadar pay sahibiydi.
Galatasaray eksik kaldığında bile mücadelesiyle fazlaymış gibi oynayan, korkan değil korkutan taraftı. Fenerbahçe orta sahasızlığı yüzünden rakibinin bu zaafını bırakın kullanamayı hissedemedi bile.. Nitekim Caner’in ‘intihar eylemi’ gibi penaltısıyla yeniden yenik duruma düşüp, kupayı ikram etti.
Aykut Hoca bu orta sahasız futbola nasıl bir ilaç bulacak bilmiyorum, ancak bu sorunun cevabını bulana kadar futbolculara ‘cesaret hapı’ kullandırsa hiç fena olmaz. Tabii kendisi de içmek kaydıyla...