Bu ne yaman çelişki?

Haberin Devamı ›
Futbolda kolay maç, kolay rakip diye bir şey yoktur, hiç olmamıştır. Bu en temel ve değişmez kuralı anlamamakta ısrar ve inat eden takımlar hayal kırıklığına, hüsrana ve bozguna uğramaya adaydır.
Kolu kanadı kırılmış, yedekler ve PAF karmasıyla sahaya çıkmış bir Ankaragücü olmasa, deplasman kâbusu aynen devam ederdi. Takımdaki bu hasta psikoloji yıkılıp yok edilmediği sürece, Fenerbahçe’ye Kadıköy de dahil, her yer deplasmandır. Çünkü maçı kontratlar, senetler, piyasa değerleri oynamıyor. Oyun kağıt üzerinde değil, sahada oynanıyor.
Maçı kafada kazanmak, kendine güvenmek ayrı bir şey.. “Nasıl olsa kazanırız” havasıyla top ve pozisyon gevezeliği yapmak apayrı bir şey. Fenerbahçe her maçına derbi ciddiyeti ve motivasyonuyla hazırlanmak, sahada da aynı konsantrasyon ve bilinçle mücadele etmek zorundadır. Bu sezonun psikolojik faktörleri göz önüne alındığında, bu faktörler tarihinde belki de hiç olmadığı kadar yukarıda olmaya mecburdur.
Puan farkı ve yaşadığın süreç açısından en kritik döneme denk gelen derbi öncesi, bu maçın başından itibaren gözü kara bir şekilde saldırman gerekmez mi? Golü de erkenden bulmuşken bir an önce işi bitirip, sahada aktif dinlenmeye geçmen gerekmez mi? Mantıklı olan ve olması gereken elbette bu... Fenerbahçe ne yaptı peki dün akşam? En başından itibaren rölantiye sardı. Hal böyle olunca da Ankaragücü karşısında bile baskı yiyip, kendi sahasından çıkmakta zorlandı. Kendini fazladan yordu, gereksiz bir sıkıntının içine soktu. Verdiği komik pozisyonları ya Volkan ya da rakibin acemilik heyecanı bertaraf etti.
Bir kere daha görüldü ki; Alex olmayınca bu takım gücünü, potansiyelini doğru ve efektif kullanamıyor. Bir futbol kaosunun içinde şuursuzca çırpınıp duruyor. Bir hafta arayla oynanan iki maç arasında derin bir uçurum var. Bu yaman çelişki giderilmedikçe sezon sonunda gülen başkaları olur.