Arama

Popüler aramalar

Bu mudur?

Haberin Devamı

Müthiş gol pozisyonları yarattı ama inanılmaz bir kısmetsizlik duvarına çarptı Fenerbahçe... Maçın başında kalenin ağzından yapılan bomboş vuruşlar çizgi üzerinde Onur’a, Selçuk’a, Giray’a takıldı. Bilica’nın direğe takılan vuruşunu da bütün bunlara eklemek gerek. Alanzinho’nun teğet geçen şimşek gibi uzaktan yoklaması, kimya bozucuydu. Kaderin oyunu mudur nedir; olmazları kaçıran Güiza bir başka olmazı gole çevirdi. Alex menteşeleri
oynattı, Güiza kapıyı açtı. Bu golden sonra daha çok saldırması, ısırması ve kaleyi işgali gereken Fenerbahçe gereksiz yere durgunlaştı.

Oyundan koparan bir anlık ‘hakeme itiraz’ disiplinsizliği pahalıya mal oldu. ‘Gedikli karavanacı’ Burak Yılmaz’ın ayak tenisinden, affedilmeyecek
şaka gibi bir gol yedi. Dengesizlik skora denge getirdi. Trabzonspor rahatladıkça, Fenerbahçe’nin rahatı kaçtı. Bu arada Bursa’dan 2 gol haberi gelince taşı bile çatlatacak ‘deja vu’ stresi topyekün tetiklendi. Hal böyle olunca takım elden ayaktan düştü. İnanç erozyonu duruşları bozup, vuruşları cılızlaştırdı.

İkinci yarıdaki en ciddi pozisyonda Burak’ın kalabalıkta dolu kaleye attığını, Güiza kimse yokken bomboş kaleye kafasıyla yapamadı. Böyle böyle, yine o ölümcül ‘son 16 dakika’ testine girildi. Fenerbahçe’nin de Fenerbahçeliler’in de yapması gereken tek şey Trabzonspor’u da Bursaspor’u da tebrik edip kutlamak ve kendi dertlerine yanmak. Şampiyonluğu ikram eden şifreler bu maçta değil, Kadıköy’deki Kasımpaşa ya da Diyarbakırspor maçında gizli...

Hani bir şarkı var ya; ‘kader diyemezsin, sen kendin ettin’ diye... Kirli ittifaklar falan bir yana; Fenerbahçe yine kendine yenildi. Acaba Bursaspor’un attığı o goller Trabzonspor yeseydi, kim bilir ne senaryolar üretilirdi.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Bunun adı rezillik!‘’

17 Mayıs 2010, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI