Arama

Popüler aramalar

Bu ne ULEB!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

FIBA gibi mafya oldular

FIBA’daki Sırp ve Yunan ‘mafya’sına isyan olarak İspanyollar tarafından kurulan ULEB kısa zamanda kendi de ‘mafya’ oldu. Euroleague organizasyonu başladığı günden bu yana ilgi ve gelirler kademeli olarak düşüyor. Bunda ULEB’in tek patronu Bertomeu’nun yanlış politikalarının rolü büyük. Televizyon yayın gelirleri yeterli seviyede değil. Sponsorluk gelirleri (THY ve Efes Pilsen hariç) yok denecek kadar az. Tribünler (yine Türkiye hariç) giderek boşalıyor. Bundaki en büyük etkenlerden biri, adı ‘Avrupa Ligi’ olmasına rağmen Avrupa’yı kapsayamamaları. Futbolun çok gerisinde kalmalarının en büyük nedeni de bu. Avrupa’da 50 civarı ülke var, Euroleague’de bu yıl sadece 12 ülke takımı mücadele ediyor. Bu bazen 11’e bile iniyor. Britanya ülkelerinin, İskandinav ülkelerinin, Litvanya dışındaki Baltık ülkelerinin, Sırbistan dışındaki Balkan ülkelerinin, Polonya ve Rusya dışındaki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Euroleague’e ilgi duymaları için hiçbir neden yok. Futbolda, Faroe Adası temsilcisi bile en azından eleme oynuyor, ULEB seneye elemeleri de kaldırdı. Futbol bütün Avrupa’yı, ULEB sadece elit kesimi kucaklıyor. Hal böyle olunca da günden güne eriyorlar. Ayakta kalmalarının yegane nedeni ise ‘Türk parası’...

Hakemlerin ‘beden dili’ hoş değil

THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’yu apronda karşılayıp bir tek uçağına kırmızı halı yaymadığı kalan ULEB’in tek patronu Jordi Bertomeu, hesap sorulmadığı için de istediği gibi rahat davranıyor. Genel olarak hakem paranoyası yapmayı, komplo teorileri üretmeyi sevmem. Ama bu yıl Fenerbahçe ve Efes’in İstanbul’daki CSKA maçları, önceki günkü Galatasaray-Maccabi maçı hataların tesadüfi olmadığı yönünde bir algı oluşturdu. Dünkü yazımda da belirttiğim gibi en büyük sorunumuz saygı görmememiz. İtalyan Lamonica, Ender’e yapılan bloğu yanlış görmüş olabilir ama o kadar itiraza rağmen gidip tekrar seyretmemesi, aşağılanma hissi uyandırıyor insanda. Zaten genelde İspanyol hakemlerden gördüğümüz ve rahatsız olduğum durum, verdikleri kararlardan çok kibirli ve küçümser davranışları. Beden dilleri, hal ve tavırları, bizim oyuncu ve benchlere karşı (Buna Obradoviç de dahil), agresif ve ilkokul çocuğunu azarlayan otoriter müdür tutumları çok provake edici.... (İmkanınız varza geçen yıl Top 16’da oynanan Fenerbahçe-Milano maçını internetten bulup izleyin ve Arteaga’nın verdiği yanlış kararları değil, vücut diline dikkat edin ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız).

Aynı pozisyon Atina’da olsaydı...

Burada kulüp yöneticilerimizin ağırlığını koyması, kulis faaliyetlerinde etkili olmaları gerekiyor. Ama daha kendi kulüplerini yönetmekten aciz kalan, menacer ve coachların oyuncağı olan takımlarına müdahale edemeyen yöneticiler, 25-30 milyon Euro verip, o paranın başına ‘bekçi’ koymayan sponsorlar (acaba kendi holdinglerini de böyle mi yönetiyorlar çok merak ediyorum. Öyle olsa çoktan batarlardı gerçi), nasıl ULEB’de söz sahibi olacaklar? Avrupalılar da bunun farkında. Hem paramızı alıp hem de alay eder gibi Ender’e, Tyus’un yaptığı bloğu ‘gecenin en güzel hareketi’ diye Euroleague sitesine koyuyorlar... Burada istenilen parayı biz veriyoruz diye iltimas geçilmesi değil, sadece adalet... Bertomeu’nun şu soruya yanıt vermesini çok isterdim. Acaba aynı pozisyon Atina’daki bir maçta Olympiakos ya da Panathinaikos aleyhine olsa, Lamonica ‘tekrar izlememe’ kararını aynı cesurlukla ve pişkinlikle verebilir miydi???

Biz zaten eleştiriyoruz

Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Efes’in kadro yapısındaki yanlışları, yaptıkları hatalı transferleri, eksiklerini, yönetim, coach, oyuncu hatalarını yıllardır en ağır şekilde eleştiriyorum... ‘Biz herşeyi doğru yapıyoruz da hakemler yüzünden mi başarılı olamıyoruz?’ diye soracak olanlara şimdiden yanıt vereyim. Biz çoğu şeyi eksik ve yanlış yapıyoruz. Yukarıda saydığım maçlarda en basit örneği, kaçan serbest atışlar. Galatasaray 8 değil de 7, Fenerbahçe 9 değil de 8 serbest atış kaçırsa CSKA ve Maccabi maçları kazanılmış, bu kadar da yaygara kopmamış olurdu. Beklediğim sadece biraz saygı. ‘Hak verilmez, alınır’ derler da, saygı da öyledir aslında. Bize saygı duymuyorlarsa, saygınlığı sağlamak durumundayız. Bunu da yapacak olan basketbolumuzu yönetenler....