Kahkahalarla...

Haberin Devamı ›
İstanbul’daki maçta gerek rehavet ve bonkörlük, gerekse ilk resmi maç stresiyle alınan beraberlik, az da olsa tedirginlik yaratıyordu beynimizin en ücra köşesinde. Yönetim de tüm planlarını bu maçın skoruna ayarlamış, anlaştığı 3 futbolcuyla (biri kiralık) imzaları bekletmişti.
Maçtan önce Adnan Sezgin’le konuştuğumda “Şu maçı atlatalım gerisi kolay” dediğinden, biz de yazımıza böyle start verdik. Önümüzü görebilmek için sadece bir 90 dakika.. Belgrad standart altı bir takım, tek düşünceleri prestij. Bizimkilerin hedefleri ise malum, kelimelere dökmek gereksiz. Çok mu gevezelik ettik ne, geçelim akşama... Hızlı başladık. Mustafa Sarp-Kewell’ın asist ve golleriyle rahatladık. Sonra acı bir fren, yenilen amatör bir gol. Aykut’un istikrar problemini yazmaktan göbeğimiz çatladı. Yediği gol abes, kurtardıkları enfes. Anlaşılır gibi değil. Bir cümle de Cana’ya.. Kampta kilo sorunu olduğunu, bunu gidereceğini söylemişti ama tam tersi ülkemizin yemeklerinden mi ne, gitgide ağırlaşıyor Arnavut krampon, dikkat! Farklı skora rağmen maçın genelinde öyle ahım şahım oynamadık tabii. Bayıltan sıcağın, elverişsiz zeminin ve rakibin anti futbolunun katkısı da büyüktü bunda. Neyse ki istediğimizi elde ettik, tabii Kewell’ın payını da yazmamak mesleğe ihanet olur. Görüyorsunuz, bir beyin neler değiştiriyor. Bu takıma daha Baros ve yeni misafirler dahil olacak. İlk maçta “Sabır” yazmıştık, dün de “Sıkı sıkı sımsıkı”. Bugün ise devam, dolduruşa gelmeden dolmuşa gelmeden destek, tam destek, dere geçildi, okyanusa vakit var. Göreceksiniz malum şahıslar utanacak ve kızaracaklar, işte o zaman ben güleceğim hem de kahkahalarla...