Yıldızı düşük

Haberin Devamı ›
Hasan Şaş’tan söz ediyorum. Maç dışında Kalli’ye, içinde de ya hakeme, ya da rakibe çarpılıyor mutlaka. Yıldızı mı düşük ne? Nazara karşı sirkeyle yıkanmalı, devamlı ‘rabbiyesir’ okumalı ve tozluğunun içine de sarmısak, mavi boncuk ve nal saklamalı. Hatta hakedeni de nallamalı! Deşarj olur. ‘Ne şehittir ne gazi’ sözü ters yüz oldu! ‘Ya şehit ya da gazi eder Niyazi’ desek daha doğru. Şaş’ı şehitlik, Karan’ı gazi mertebesine erdirdi. A(l)bay’da sarı nişan taktı!
Ertan Cim Bom savunmasına ‘nanik’ yapınca, Musa pozisyona girdi ama Aykut mükemmeldi. Sarıyer’liler ‘acaba atıyor muyduk?’ derken Galatasaray’ın golü geldi. Konuk uzun kovalarken kısa bitirdi işi. ‘İşte Dev işte kafa’ Serkan ve 1-0. Carusca dün gece kapuska değil, Şam tatlısı gibiydi. İlginç adam Arjantinli. Teknik adamını rezil de edebilir, vezir de! Güzelliği üstündeydi bu sefer. Topu şahane götürdü ve Karan’ı gördü. Golcü de tek vuruş ustası zaten 2-0 oldu.
Barış her bulduğuna lüzumlu, lüzumsuz vurdu ama sonunda golü de buldu 3-0.
Sarıyer çağdaş futbolun gereklilikleri neyse onu uygulamaya çalışan bir ekip. Orhan Yüce ‘üretimi çok, reklamı yok’ futbol emekçisi. Ama biliyoruz ki bu işler, pazarlama meselesi! Maviş’e neden Musa diyorlar? Anlamadım. Kafa kağıdında Musa yazsa da, adı Maviş’tir Adapazarında. Sakarya toprağı! Nasıl da indirdi ama çam yarması gibi Servet’i?
Futbolu uygulama ve düşünce farkının olmadığı, klas ve olanak artısının da sırıttığı bir kupa gecesiydi.