Gel de kahrolma
Haberin Devamı ›
Her türlü üstünüz de, karavana hastalığımız olmasa. Şey! İlle kahrolma tutkumuz da olmasa, 3’te biz yedik! Şimdi Starkous’u yakalamak için 10 sene daha bekle. Öyle ya, mutlak fark yapabileceğimiz oyun, 3 gol atmamıza rağmen berabere. Doğru savunmayı öğrenmek zor, çok zor bizim için.
Almanya’nın alışılmış kurşuni günlerinden biri daha. Kapalı ve iç karatan semanın pırıl pırılmış gibi hissedilmesini sağlayan iki faktör var. Birincisi Ay-Yıldızlı futbolcularımız, ikincisi de stadın ışıkları. İlk yarı çok beğendim bu çocukları. Hiç abartmıyorum! Hadi diyelim ki abartıyorum ‘Selçuk, Nuri, Oğuzhan, Olcay’ gibi yetenekli orta saha oyuncuları aynı anda kaç ülkenin elinde var? Mustafa ve Sefa çok farklı bir hareketlilik getirmiş forvetimize. Hem teknik kapasiteleri yüksek, hem de hareketli ve kuvvetli. Tamamen hakimiyetimiz altında geçen ilk yarı 2-0 galibiyetimizle bitti. Hele hele Selçuk’un futbolu öyle bir süsleme sahnesi vardı, dünya bale virtüözü Rudolf Nureyev şahit olsa, mutlaka kıskançlığından çatlardı. Gerçi Nureyev’de 2003’te bizim millilerle beraber, gaibe karışmıştı!
Çok pas yaptığımız, oyuna tamamen hakim olduğumuz ve Letonyalı’ları zaman zaman 9 kişiyle defans yapmak zorunda bıraktığımız mutlak hakimiyetimiz altındaki ilk yarıdan aklımda kalan bir başka konu da, rakip çabuk çıktığında bocalamamızdı! Fakat ilk yarıdaki hücüm üstünlüğümüz ve becerimiz, bu zafiyetimizi örtbas etti.
Müsabakayı izledikçe düşünüyorum. Bizim futbolcuları hiç sıkıştırmayacak ama gerektiğinde de çaktırmadan cımıracak, hatta ısıracaksın! Rahat olduklarında inanılmaz güzellikte işler üretebiliyor, saldıklarında da, tez elden bez gereken Cafer hikayesine, model oluveriyorlar. Hayret bir şey yani! Dikkat edin özel müsabakalarda hep galibiz ama puan maçlarında yokuz. Saldıklarımızda da zaten yokuz. Dün gece de ilk yarı vardık, ikinci yarı saldık.
Anladığım kadarıyla aşırı gerilim de, aşırı rahatlık da yaramıyor bizim millilere. İlk yarı orta derecede gerilim ve rahatlıkla karışık çok güzel geçti 2-0. İkinci yarı tamamen rehavet içinde ve tam bir Cafer hikayesiyle müsemma modelde gerçekleşti. 3-3 Skor mert meselesi değil, ezeli dert meselemizdir. Biz bu işi biliyoruz da, bilmediklerimizi öğrenemiyoruz!