Derbiyi unut

Haberin Devamı ›
Hatta bir yenilgide çok şeylerin değişeceğini, yönetimin kongreye gideceğini, Mancini’nin ülkesine döneceğini iddia edenler bile vardı. Böylesine bir atmosferde, sıkıntılı, stresli olan tarafın Galatasaray olması gerekirken zirvede 13 puanlık bir avantajla oturan Fenerbahçe tedirgin olması anlaşılır gibi değildi. Bir an için derbide puanlar eşit olsaydı diye düşündüm. Tüylerim diken diken oldu.
Kabul bu bir sinir savaşı idi. Ancak kafama takıldı. Kalecilerin korkulu rüyası Emenike, Yekta-Semih ve Hakan’ın arasında bir şeyler üretmek için canını dişine takmış mücadele ederken, Kuyt ve Sow kendisine hiç yardımcı olmadılar. Sahada da varlıkları ile yoklukları belli değildi.
Salih, Salih demekten bıktım
Ersun hoca, Sow’un yerine Salih’i alması beklenirken tercihini Mehmet Topuz’dan yana kullandı. Haftalardır “Salih, Salih”demekten ben bıktım. Ama gazetelerde Roma’nın ısrarla istediği Salih için Türk futbolunun patronu Fatih Terim’in Radio Mana’ya yaptığı konuşmayı okuyunca son kez bir daha yazmaya karar verdim. Bakın Terim neler söylemiş: “Salih çok büyük bir yetenek. Onu bir kez milli takıma davet ettim. Salih’i çok büyük bir geleceğin beklediğini düşünüyorum.“ Ersun hoca da aynı şeyleri düşünüyordur. Bakalım Antalya karşısında ona yer verecek mi?
Emre’yi anlamakta güçlük çekiyorum
Yazılanlara göre Başkan Aziz Yıldırım Samandıra’da Emre ile Volkan’ı tahriklere kapılmamaları için uyarmış... İnanın Emre’yi anlamakta güçlük çekiyorum. İtalya’da, İngiltere’de, İspanya’da top koşturmuş. Klası tartışılmaz. Adının önüne futbolu bırakınca “Efsane” eklenecek... Arkadaşlarını derleyip toparlayacağına, sadece sahadaki onbirin değil 25 milyon taraftarın kaptanı olduğunu unutuyor. 5 dakikada iki sarı görüyor. Olacak iş mi bu?
Bakınız, Fransa’nın önde gelen yayın organı L’equipe bile Melo’nun oyununa gelen Fenerbahçe’nin maçı kaybettiğini yazmış.
Tamam... Melo insanın sabrını taşıracak hareketler yaptı. Ama sakin olması gerekirken Emre gibi bir ustanın onun oltasına takılması anlaşılır gibi değil. Oysa, normal oyununu oynasa, tribünlerden gelen seslere kulağını tıkasa
inanın Fenerbahçe sahadan galip bile ayrılabilirdi. Fenerbahçe bana göre, ”Nasıl olsa öndeyim” diye resmen işi oluruna bırakmıştı.
Maçın hakemi Cüneyt Çakır olmalıydı
Bülent Yıldırım kötü bir hakem mi? Asla...
Ama ben olsam bu ‘Dünya Derbisi’nde Cüneyt Çakır’a görev verirdim.
Dünya Kupası’nda, Avrupa kupalarında sık sık görev yaptığı ve de en çetrefifilli maçlarda başarılı olduğu için kafalarda “kolay kolay yanlış yapmaz“ imajı yaratmıştır. Çaldığı düdüğe itiraz eden parmakla sayılacak kadar azdır. Oyun içinde yanlış yapan onun bir bakışından ne demek istediğini anlar. Kısacası kelimenin tam anlamı ile otoriter bir yapıya sahiptir.
Bülent Yıldırım’ın 12 sarı, 2 kırmızı kart göstermesi bana göre resmen otorite boşluğundan ileri gelmiştir. Kartlarla futbolcuları sindireceğini sanmıştır ve de yanlış yapmıştır... Doğru olmayan kararların kısa bir özetini yapalım:
Sneijder geliyor, durup dururken Gökhan’ı itiyor. Gökhan da peşinden gidiyor, ona aynı hareketi yapıyor. Sarı kart Gökhan’a... Eboue’nin Emenike’ye tekmesi. Aynı şekilde Emenike’nin Selçuk’a karşılığı... Melo önce Emre’ye bindiriyor, görmüyor. Oysa sarı kartı gösterse Melo papucun pahalı olduğunu anlayacak. Emre’ye ikinci sarıyı gösterirken Melo’nun o anda yaptığı çirkin şovu görmemesi inanılır gibi değildi. Maç biterken gecikmeli kartına sadece güldüm o kadar.