Say say bitmez!
Haberin Devamı ›
Misal, bu sezon Türkiye Süper Ligi'nin en kötü futbol oynayan takımı Fenerbahçe'dir. Ne yazık ki haftalardır her maça 1-0 yenik başlıyor. İçerde ya da dışarda farketmiyor. Karşılaştığı her rakipten gol yiyor. Üstelik yediği gollere cevap vermeye çalışırken de eriyor, dağılıyor, çaresizleşiyor biraz dirençli çıkınca rakip.
Şüphesiz birden çok nedeni var bu görüntünün. Ancak kadro kalitesinde suç aranamaz herhalde. Çünkü tamamına yakını ülkelerinin milli formasını giymiş bir kadrodur söz konusu olan. Meireles, Stoch, Kuyt ve Emre gibi Chelsea, Juventus, Liverpool ve İnter takımlarının formasını giymiş olanlar da cabası. Demek ki; sorun kadro kalitesinden kaynaklanmıyor. Sorun Aykut Kocaman ve ekibinin (sistem, taktik, oyuncu seçimi benzeri) anlayış ve tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Bunun en büyük kanıtı da haftalardır formsuz oyuncuları oynatmasıdır. Hem de bu formsuz oyuncuların alternatifleri elinin altında duruyorken...
Söz gelimi Volkan, Kuyt ve Baroni'nin haftalar öncesinden başlayarak yedek kulübesine oturması gerekiyordu. Sayın Kocaman, Mert Günok, Stoch, Mehmet Topuz'u yok saymak pahasına, bu formsuz oyunculara ayrıcalıklı davranıyormuş, hakedene forma vermiyormuş yargısının doğmasına yolaçtı ne yazık ki. Doğal olarak bütün bunlar da kimi futbolcuların kafasında hocalarının adalet kavramı hakkında soru işaretleri oluşturuyor, en kötüsü bu fotoğrafın tamamı da takım ruhunun oluşmasını en iyimser deyişle öteliyor. Halbuki asla bu değil benim tanıdığım Aykut Kocaman. Çünkü o, yıllar önce kendisini sıkça yedek oturtan hocası Parrera'ya bile gönül koymamıştır.
Nedeni de Parreira'nın adalet duygusuna, bütün futbolcularına eşit uzaklıkta durduğuna inanmasıdır. Ama maalesef onca saygı duyduğu hocası Parrera'nın yolundan gitmiyor kendisi ve formsuz Kuyt ile sakatlığı geçmemiş Volkan gibi bazı futbolcularına diğer oyuncularına nazaran daha yakın duruyor. Eh, tutumun böylesi de her şeyden önce Sayın Kocaman'a yakışmıyor.
Dilerim en kısa zamanda bu gerçeği görür.