Arama

Popüler aramalar

Pes vallahi!

Haberin Devamı

Aykut Hoca’nın oynadığı futbol ile kişiliği ve düşüncesi arasında birebir bir benzerlik yakalamışımdır öteden beri. Attığı gollerden ise estetik damlıyordu. Çok az kişi başarmıştır böylesini her halde. Çünkü ancak bu kadar insanın anlayışı, işinde ve yaşamında sergilediği düzey ve tavrı çağrıştırabilir.

Teknik direktörlük yaşamında da tutarlılığı, sahici olmayı pusula yaptı kendisine. Hele bir “Rakibe saygı” kavramı var ki, çerçevelenip duvara asılacak türdendir. Nasıl ki, futbol oynarken etiği ve estetiği gözettiyse, hocalığında da centilmenliği, asaleti temsil edip gidiyor Kocaman Adam.

E tabii, boşuna “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” dememişler. Misal, Fatih Terim de futbolculuğunda ne yaptıysa teknik direktörlüğünde de yapıyor. Futbolcuyken de hoyrattı, hocalığında olduğu gibi.
Ama gene de Mersin İdman Yurdu maçından sonraki söylediklerini ibretle izledim. “Gizli bir gündem, gizli bir iş var…Devre arasında kararlar alacaksınız, öyle şey olmaz…Herkes dikkatli olsun…” v.s.
Galiba Real Madrid yenilgisinden sonra “Ya ligi de kaybedersem” paniğine kapıldı Sayın Terim. Komplodan, gizli kararlardan söz ediyor. Yani “Fenerbahçe’yi şampiyon yapacaklar” demek istiyor. Kendisinin ve futbolcusunun kesinleşmiş cezası erteleniyor, Fenerbahçe’nin buz gibi golleri verilmiyor ama gene de Fenerbahçe kollanıyormuş. Paranoyaya bak.

Ha, birde ”Fatih Terim’in olduğu yerde hak vardır” diyor. Sayın Terim, 1996-97 sezonunda İstanbulspor’la İnönü’de oynadığınız o maçı hatırladınız mı? Beraberlik bozulmayınca uzattıkça uzatmıştı maçı hakem Vahap Beyaz. Derken Arif Erdem kendini ceza sahasında yere bıraktı (ki, Arif yıllar sonra penaltı olmadığını, kendisini yere bıraktığını itiraf etti) ve o penaltıyla maçı kazandınız, hiç bir şey olmamış gibi puanları cebinize koyup gittiniz, sonra da şampiyon oldunuz o sezon. Hoca da sizdiniz tabi.

Haydi, bu eski bir olay. Yahu, daha bu sezonun ilk yarısında oynadığınız Beşiktaş maçında Burak Yılmaz’ın kendisini yere atmasıyla kazandığınız heybeden penaltıyla Beşiktaş’ın 2 puanını tuz-buz etmediniz mi?
Ortada doğru dürüst bir şey yokken böyle yapıyorsanız peki ya Fenerbahçe’ye yapılanlar size yapılsa, kim bilir neler yapardınız. Kaldı ki, 40 yılını futbola vermiş ve futbol sayesinde milyonlarca dolar kazanmış bir insanın buna paralel sorumluluk ve yükümlülükleri olması gerekmiyor mu?

Şimdi cevabını düşünmenin bile insanı korkuttuğu şu soruyu sormanın zamanıdır her halde. Fatih Hocam sizin benzine ateşle giden bu tavrınızdan sonra eğer Galatasaray o akşam puan kaybetse yüzlerce insan tribünlerden sahaya atlamaz mıydı ve bir facia meydana gelmez miydi sayenizde? Türk futboluna ve insanlarımıza karşı beslediğiniz sorumluluk ve saygı bu kadar sığ mı? Pes vallahi!

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Maalesef!‘’

08 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük ihtimalle!‘’

08 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sürklase oldu!‘’

08 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI