Kine bak!

Haberin Devamı ›
Hümanita ve çağ ile aramıza giren davranış ve düşünceler fink atıyor etrafımızda. İçim eriyor, ümidim örseleniyor ve aklım tökezliyor. Tanrı'nın o kadar torpilli davrandığı coğrafyaların başında gelen bu topraklarda sevgiye, saygıya bu denli uzak duran, hatta düşmanlık besleyen koyu karanlığı andıran yargılar ve anlayışlar nanik yapıp duruyor insana adımbaşı.
Kayseri'de Fenerbahçe'ye kusulan kin bir kez daha gözümüze soktu yukardaki acı gerçeği. Ne yapmış Fenerbahçe ki, acımasızlığın bu denlisiyle karşılaşıyor. Çoğu kurumumuza adalet çökmüş. "Büyük"ler de dahil kulüplerimiz oyuncularının hakedişlerini ve vergi borçlarını bile ödeyemiyor. Devlet desteği olmadan hiç bir kulüp taş üstüne taş koyamıyor. Oysa irinlerinden arınıp, ülkenin yüzünü ağartacak gelişmelerin altına imza attı son on yılda Fenerbahçe. Mafyoz ilişkiler temelinde şekillenmiş gurupları söküp attı kulüpten. Sayın Süleyman Seba'nın temelini attığı seviyeli kulüp yöneticiliği çıtasını daha da yukarılara çekti.
Kayseri'deki saldırıyı Kayserisporluların yaptığına inanmıyorum. Büyük olasılıkla Trabzonspor taraftarıydı o vahşete yeltenenler. Oysa iki sezondur mezarını kazmaya çalıştıkları Fenerbahçe'nin başkanı sayesinde "havuz" gelirleri
iyileşmişti. İnsan bu kadar mı nankör olur. UEFA Kupası Finali'nin oynandığı Ş. Saraçoğlu Stadı başta olmak üzere çoğumuzun hayal bile edmediği onlarca tesis kazandırmıştır o nefret ettikleri, ipini çekmek için can attıkları Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım. Kötüsü (İBB maçının 87.dakikasında Krasic'e yapılana sarı kart bile çıkarmayan Süleyman Abay benzeri gibi) kimi hakemler de paçasından çekiyor Kanarya'yı. Öykünmek, hatta kıskanmak insanidir, bunu anlarım. Ama nefretin, kinin ve histeriyle şekillenmiş cahil cüretinin bu kadarını ne anlar, nede kabullenirim doğrusu.