Özbek'in eseri

Haberin Devamı ›
Hep derler, klişedir ve ancak bu net bir gerçek. “Ben hayatımda böyle kötü bir Galatasaray görmedim” ve akranlarımın da gördüğünü sanmıyorum. Bu takım bu futbol kalitesi ve coşkusuyla bırakın Türkiye Kupası’nı almayı, yarı finali geçemez. Kasımpaşa’ya geçilip 6. olmaları da sürpriz olmaz...
Galatasaray bir işletme olarak iyi yönetiliyor-kötü yönetiliyor tartışılır. Ancak futbol şubesi yönetilemiyor! Yönetemeyen de Özbek ve arkadaşları!
Tek önemli icraatı
3 kupa kazanmış Hamzaoğlu’nu, “Opsiyon olmasaydı da Umut’la sözleşmeyi uzatırdım” dediği için “Gururla” kovdu. Hâlâ kararının arkasında! 3 kulüpte de şampiyonluklar yaşamış Denizli’yi transfer sözü vererek getirdi. Sözünü tutmazken, hocanın yapmadığı işlere bilmediği için göz yumdu ve kaçarcasına uzaklaşmasını da engellemedi. Tek önemli icraatı Denizli’ye verdiği peşinatın bir kısmını geri almasıydı! Şimdi takımın başında altyapıya getirip kovduğu Akcan’ın yerine transfer ettiği Riekerink var!
Futbolu yönetmek... zamanında ödersen, teknik adam olarak kimi getirirsen olur” diyorlardı. Abdurrahim Albayrak da Özbek’in verdiği parayı futbolculara verirken, “Kaynağı Özbek’in sağladığını söylemediği için” listeye alınmamıştı.
Futbol şubesini yönetmek, otel yapmaktan bin kat zordur! Faruk Süren için, “İstifa da hizmettir” yazdığımı hatırlıyorum da, Özbek yönetimi için ne yazacağımı bilemiyorum. Adnan Öztürk ve Fatih Altaylı mali genel kurul için, “Bir inşaat firmasının genel kurulu gibiydi” demişlerdi. UEFA’daki dava ve futbola dair tek sözünü tutamayan Özbek genel kurulda nasıl futbol konuşsun!
Aybaba’ya tebrikler
Galatasaraylı futbolcular, sizler de 2-3 büyük oyuncunun yokluğunda ne kadar sıradan olduğunuzu görmüşsünüzdür. “Ben Galatasaray’da oynuyorum” diye gururlanacak durumda değilsiniz... Aylardır maaş almamalarına rağmen, her maçlarını birbirleri ve o güzel taraftarları için oynayan Eskişehirsporlu futbolcular ve Samet Aybaba’yı tebrik ediyorum.