MENÜ

Kime teşekkür başkan

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İnanılır gibi değil! Galatasaray taraftarı üçüncü golden sonra ezeli rakip Fenerbahçe'ye büyük bir eğlence içinde 5 dakika, belki 10 dakika küfretti. Fenerbahçe aleyhinde yapılan tezahüratlar her insan için (küfürlü tezahüratı huşu içinde yapanlar dahil) utanç verici. Ali Sami Yen Stadı'nı yüksek bir spor kültürünü yaşatan bir mekan olmaktan çıkarıp, utanç verici bir yere çevirenlere nasıl teşekkür edilir. Farkında olmak lazım! Kötü taraftarın futbola, kulübe, çocuklara zararını görmek lazım. 'Ebedi dostluğun” nasıl sakatlandığını yakalamak lazım. Galatasaray, bu sezon taraftarının davranışları yüzünden birisi ihtar, sekiz kez ceza almış. Buradan dokuzuncusu gelecek. Sarı-Kırmızılılar küfürlü tezahürattan ikinci kez para cezası alacak ve bu rakam yaklaşık 60 milyar olacak. Üçüncü tekrarda teşekkür edilen taraftarlar yüzünden futbolcular seyircisiz oynayacak ve bunda suçlu sadece küfredenler değil, onlara teşekkür edenler de olacak. Kulübün gereksiz yere ödediği para cezası, sınırlı bütçeleriyle kombine alıp 15 gün takımı bekleyen taraftarın üzüntüsü küfredenlerin yanına kar kalacak. Beşiktaş'ı unutmadık Fenerbahçe'ye kaybedilen şampiyonluktan bu yana İnönü Stadı futbolcular için işkence çekilen bir yer olmaya devam ediyor. Beşiktaşlılar genelde kötü oynuyor ama nispeten iyi maçları hep deplasmanda. Çünkü spor yazarlarımız hiç susmadan bağıran, ama yalnızca bağıran taraftarı övmekten vazgeçmiyor. taraftar oyunun ve oyuncunun tansiyonunu yakalayamıyor. Oyuncuların ruhları örselenmiş, ayakları prangalanmış gibi. Kimse sorumluluk almıyor, kimse riske girmiyor, milli sporcular korku yüzünden en basit hareketleri yapamıyor. 'Bu kadar sevgi' herkesi boğar. Her maç tribünlerde üçlü beşli gruplar birbirini yumrukluyor ve bu normal karşılanıyor. Artık karşı tribündekiler diğer tribüne gidip, gruplar halinde kavga ediyorlar. Beşiktaşlılar, Beşiktaşlılar'la kavga ediyorlar! Maçta kavga eden, statta kavga eden taraftarlar her maça da gelmeye devam ediyor. Enteresan. En sağduyulu dostlarımız bile 'taraftar ne yapsın, haklılar' diyor. Stadyuma gidip keyif almanın tek yolu galibiyet ve şampiyonluk değildir, olamaz. Runje'nin de diğer futbolcuların da sorununun teknikten ziyade psikolojik olduğunu düşünüyorum ve Beşiktaşlı taraftarlara soruyorum: Siz onlara destek olmazsanız, kim olacak? Taraftarlık bilet alıp kulübün sahibi gibi davranma hakkını verir mi? Sevginizi nereye bıraktınız?.. Sahibinden kelepir şampiyonluk! Bu sezona mutlaka özel bir isim vermek gerekir. Minimum Futbol ya da Kıtlık Sezonu gibi... İzleyenler açısından tarihin maalesef en sıkıcı sezonlarından biri oluyor. Büyüklerin, daha çok taraftara sahip kulüplerin kaybetmesi değil rahatsız eden. Her hafta insanı şaşırtan sonuçlar alınmasının sebebi Anadolu takımlarının önlenemez yükselişi de değil. Büyük kulüplerin çağdaş yöntemlerle yönetilmemesinin sonucu... 'Sahibinden kelepir şampiyonluk' diyoruz. Çünkü tarihimizde yalnızca 4 şampiyon çıkartmışız ve hepsi dökülüyor. 3 puanlı sisteme geçilen 86-87 sezonundan bu yana Galatasaray'ın tarihindeki en kötü ikinci başlangıcı... Trabzonspor'un hem 2 puanlı hem de 3 puanlı sistemde en kötü başlangıcı... Beşiktaş'ın 86-87'den beri en kötü üçüncü başlangıcı... Hoş Beşiktaş en kötü 3 başlangıcı da son 3 sezonda yaptı zaten! Fenerbahçe nispeten iyi gözüküyor ama 3 puanlı sistemde bundan daha çok puan topladığı 9 iyi futbol oynadığı onlarca sezon var. Dördünün de aynı anda bu kadar kötü olduğu bir sezon yaşanmamıştı. 3 sene evvel Beşiktaş yalnızca zayıf bir ümidi olan Fenerbahçe'ye kaptırmıştı şampiyonluğu. Geçen sene Fenerbahçe, Galatasaray'a ikram etmişti kupayı. Bu sene herkes birbirine bırakıyor. Galatasaray'ın kârlı haftası dendi. Ancak 3 büyük rakibiyle Vestel'in kaybına bakıldı. Oysa geçen haftaki puan cetvelinde ilk 8'de olan 7 takım; Fenerbahçe 2, Vestel 3, Beşiktaş 3, Kayseri 2, Konya 2, Antep 3 ve Denizli 2 puan kaybetti. Dünyanın hiçbir ülkesinde ilk 8'deki 7 takımın birlikte puan kaybettiğini sanmıyorum. Üstelik bu tepedekilerin 5 tanesi puanları sahalarında dağıttı... Büyük futbol ekonomilerinin olduğu ülkelerde bu tablo yaşansa hepimiz, "Normaldir" deriz. Çünkü kulüp ekonomilerinde ve taraftar sayılarında denge var. Bizde böyle bir şeyden bahsetmek mümkün olamayacağına göre futbolun kalitesizliğinden yönetimlerin basiretsizliğinden bahsedip, kısır tartışmaların dışına çıkma zamanıdır. Devrim zamanıdır. Ortada futbol kalmadı. (Türkiye için de Avrupa'nın en kaliteli 5-6 liginden biri deyip yorum yapanlara inanamıyorum.) Umutsuzluk birliği Kulüpler birliği uzun zamandır birlik değil. Öncelikleri de futbol değil. 3 hafta önce İddaa ile ilgili bir gündem yarattılar. 2 hafta önce toplanacaklar, Spor Toto yetkilileriyle görüşecekler ve gelirleri arttırmanın yolunu arayacaklardı. Geçen salıya kaldı... Başkan Özhan Canaydın yurtdışındaydı. Yarına (bugüne) bırakıldı ve bugünkü gündemde iddaa gelirleri yok. Genel kurula gidilsin mi gidilmesin mi, ona bakılacak... Kulüpler Birliği kendi sorunlarına çözüm bulacak! Umudumuz her gün biraz daha kırılıyor.

YORUM YAZ