MENÜ

İşi çok zor!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Olmadı... Galatasaray Yönetimi başaramadı... Önce Fatih Terim tüketildi, sonra Hagi! İkisinin getirilişi de yanlıştı, gönderilişi de... Aslında Lucescu’nun gönderilişi de... Lucescu, Galatasaray’da Terim’den aldığı bayrağı layıkıyla taşıdı. Önce Süper Kupa’yı aldı, sonrasında o kadroya Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynattı. İlk sene ligde şampiyon olamadı, ancak ertesi sene hem de Jardel’siz, Emre’siz, Okan’sız, Ümit Davala’sız, Taffarel’siz, Hagi’siz, Popescu’suz, Fatih Akyel’siz takımı Türkiye Şampiyonluğu’na taşırken, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’ni bir golle kaçırdı... Galatasaray’ı çok sevmişti, çok da sevilmişti... Yanlış üstüne yanlış Özhan Canaydın yönetime gelirken, “Taraftarın gönlündeki antrenörü getireceğim” diyerek, belki farkında olmadan Fatih Terim’i seçim malzemesi olarak kullanmış, Lucescu’yu da yaralamıştı... Kovdular Lucescu’yu! Ağlayarak gitti Mircea... Parasız pulsuz, kadrosu kuşa dönmüş bir kulüpte taraftara yaşatılabilecek her mutluluğu yaşatan hocayı yaralayıp gönderdiler, Fatih Terim’i de yaralayarak getirdiler... Galatasaray’ın kendi isminden sonra dünyaya sunduğu en önemli marka olan Fatih Terim de duygularına yenilerek gelişiyle hata yapmıştı. Duygu yönetimini beceremediği için kendisinin örseleneceği bir maceraya gözü kapalı girmişti. Dostları ona, “Yapma hocam, kendini kullandırma. Bu takım kapanarak oynama alışkanlığını kazanmış bir takım. Senin oyun felsefenle Lucescu’nunki taban tabana zıt. Ekonomik sıkıntılar var. Ne olursa olsun başarılı bir Lucescu var. Başarıyı sadece şampiyonluk kabul eden bir zihniyet, yok etmeye dönük bir eleştiri kültürü ve yetersizlikleri nedeniyle senin isminden dahi rahatsız olan bir kitle... Gelme. Bizim bir Fatih Terim kaybetme lüksümüz yok” dediler. Dinlemedi... Maceranın sonu elbette iyi bitmedi... Ne Terim kafasındakileri yapabildi, ne de yönetim onun isteklerini... “Ben istifa etmedim. Yönetime üç alternatif önerdim” dediği basın toplantısına koşa koşa yetişen Canaydın, “Hocamızın istifasını kabul ettik” diyerek bir dönemi daha kapatıyordu... Yönetimin manevraları! Galatasaray taraftarının bir kısmı da artık Terim’i istemiyordu, önceki gece Hagi’ye nefret kusanlar gibi. Ancak büyük, ezici çoğunluk onu tapma derecesinde seviyordu... Yönetim çok akıllı (!) bir manevrayla kendilerine gelecek tepkiyi bitirmek için taraftarın bir başka aşkını takımın başına getirip kendilerini tepkiden kurtarıyordu. Bu satırların yazarının ‘stajyer teknik direktör’ olarak nitelediği Hagi’yi getirdiler... Dünyanın ‘Karpatların Maradona’sı olarak nitelendirdiği, Galatasaray’ın dünya markası olmasını sağlayan Fatih Terim’in sahadaki liderini... “Bir karakter yaratmamız lazım” diyerek başladı. Ve o takımı rakiplerinin saygı gösterdiği bir takım haline getirdi. Dünyada yönetimlerine rağmen takımına şampiyonluk kazandıran başka teknik direktörler var mı bilmiyorum. Olduğunu zannetmiyorum. Ama Fatih Terim ve Lucescu başarmıştı. Staj dönemindeki Hagi şampiyonluk kazanamadı, ama kesin olan bir şey var ki, şampiyonluk kadar önemli; takıma şahsiyet kazandırdı. Stajyerken ona katlananlar, bunca yatırımın ardından arkasında duramadılar. Durmadılar... Galatasaray bir evladını daha yedi! Saha sonuçlarına bakınca... Futbolda sonucu belirleyen ve sizin inisiyatifiniz dışında gelişen çok önemli faktörler var. Mesela Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçında Cem Deda kendisini bitiren saçma sapan kararlar vermese veya Galatasaray-Gençlerbirliği maçında hakem, Mustafa Özkan’ın smacındaki penaltıyı görse veya Kayseri maçında son saniyedeki gol yenmese veya Cem Papila’yı bitiren Fenerbahçe-Trabzonspor maçı berabere bitse, Galatasaray puan farkıyla şampiyon bile olabilirdi. Aynı futbol, aynı performansla... İşte Hagi o zaman kalacaktı Galatasaray’da! Şampiyonluk kalmak için tek ölçüyse eğer, yönetimler neden ısrar eder... Şampiyon olmak zorunda! Hagi ayrıca müzeye bir de kupa bırakarak gitti. Son iki kupanın galibi Trabzonspor’u penaltıyla da olsa eleyerek, Fenerbahçe’yi 45 yıl sonra 5 golle devirerek... O maçta bile taktik yanlışlar yapmıştı, ancak bu takımı o yaratmış, taktiği de, takımı da, antrenmanları da o yapmıştı. Ve önceki gün ona küfredenler hayatlarında hiç 5 gollü bir Fener galibiyeti yaşamamıştı. Özhan Canaydın, siz deyin 50 ben diyeyim 100 milyon dolarlık kulüp borcuna şahsen kefil olan insan. O da Galatasaray’ın öz evladı... Korkum ona da küfredilmesi ve bu değerlerin her gün birer birer gitmesi... Kulübü iyi yönetmekle, takımı iyi yönetmek arasında bir fark yok ki! Sayın Gerets işte böyle bir kulübe geliyorsunuz... Galatasaray’ı Galatasaray yapan insanlar kovularak gönderiliyorlar ve Hagi örneğinde olduğu gibi küfürle... Sizin Galatasaray tarihinde imzanız yok, eğer şampiyon olamazsanız, tercih edilme sebeplerinizden biri olan Fransızcanız da sizi kurtarmaz! Burada hangi koşullarda hangi sporcularla hangi organizasyona rağmen neyi başardığınıza bakılmaz, şampiyon musun, değil misin ona bakarlar. İçeride verdiğiniz onca mücadeleye rağmen kılını kıpırdatmazlar ama siz bunları sporcularınıza ve kulübü korumak için medyaya sızdırırsanız, affedilmezsiniz çünkü kim olursan olun, hatta tarih bile yazmış olun, siz Galatasaray’ın işçisisiniz! İsterseniz, Lucescu’ya, Terim’e ve Hagi’ye bir soruverin!

YORUM YAZ