MENÜ

Hemen kovardım

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray, tarihin en utanç verici günlerini yaşamaya devam ediyor. Ediyor diyorum, çünkü “bunun kötüsü olmaz” diyoruz, bir gün sonra daha beteriyle karşılaşıyoruz... O, Galatasaray’da var olduğunu düşündüğümüz “spor kültürü”, “batıya açılan pencere” olma gerekçesini sağladığı düşünülen “yüksek kültür” tamamen hayalmiş... Özal’la birlikte Galatasaray’ın da ruhunu sarmalayan liberalizm, AIG örneğinde olduğu gibi 1 koyup 10 alma hayali, Galatasaray’ı çürüten “benden sonrası tufan” anlayışı sadece parayı bitirmemiş, koca bir kurumun “duruşunu” da yok etmiş... Birileri, neyi neden ve kimden çok bildiklerini bilmediklerimiz, Galatasaray elitleri kendi aralarında toplantılar yapıyor, başkan konusunda uzlaşmaya çalışıyor! Ne hakla, ne sıfatla! Kurum yöneteninden yönetilenine bitmiş, “duayenler” başkan seçiyor! Bu başka bir yazı konusu, yazacağız. Çünkü asıl problem orada... Ama günceli de değerlendirmeliyiz. 6 aydır medyada her gün para haberi var. Hatta 6 ay değil, 6 yıl... Adnan Polat bir kampanya başlattı. Televizyonda... Galatasaray’ı sevenleri yardıma çağırdı, yönetime rağmen! Gık çıkmadı... Yetmedi, her ne kadar iyi niyetli olursa olsun, “Para önce FIFA borcuna, sonra futbolcu alacaklarına ödenecek!” dedi. Yani diyor ki; “Bu yönetim benim sağladığım kaynağı bu şekilde kullanacak!” Galatasaray Başkanı çıkıp, “Kaynak için sağolsunlar da, herkes haddini bilsin. Önceliklerimizi biz belirleriz” diyemiyor. Bin tane polemik oluyor. Hayatları boyunca Galatasaray’dan hep alan, Galatasaray’la tanınan insanlar kampanyada gözükmüyor. Bu arada hesaplara hayallerini Galatasaray’la kuran, günlerini Galatasaray’la geçiren insanlar “Çorbada tuzum olsun” diye karınca kararınca katkılar yapıyor. Gönlü zengin, yüreği güzel Galatasaraylılar... Dağın fare doğurduğu anlaşılıyor, kampanya da el değiştiriyor. Yönetimin hiçbir davetine katılmayan Faruk Süren bayrağı devralıyor! İsviçre’de kayak yapmayı özleyen Faruk Süren... (Nedense!) Bu arada başta Canaydın, yöneticilikle kamuoyundaki tanınırlıklarını artıran yöneticiler futbolculara söz veriyor, gün veriyor, çek veriyor, hiçbirini tutmuyor. Yöneticiler başkanlarını, futbolcular herkesi suçluyor, muhalefet de yönetimi... Kaynakların kötü kullanılması hatadır, hoş görülebilir, fakir olmak da ayıp değildir. Ancak tutmayacağın, tutamayacağın sözü vermek ayıptır... Oysa Galatasaray fakir değil ki. Binlerce dönüm arsası var. Kurum ele güne rezil olurken, her sorunu çözecek arsa satılmıyor. Canaydın’ın eli güçlenmesin diye!.. İtibar kaç paraya kurtulacak! Saygınlık kaç milyon dolarla sağlanır? Onu da duayenler bilir! Ve en sonunda Galatasaraylı futbolcular antrenmana çıkmıyor. Restleşme hep olmuştu ama bu olmamıştı ki! Hakan Şükür, Serhat Ulueren’le koyduğu son noktada, “Benim şu güne kadar kazandığım para hayatımın sonuna kadar yeter, fazlasına da” dememiş miydi! Futbolcular profesyonel. Futbolcuların hakları olduğu gibi ödevleri de var... Bu arkadaşlar bu çarpık düzende, 3 büyüklere gelme şansını yakalamış, yine bu çarpık düzen yüzünden Avrupalı meslektaşlarına oranla daha çok para kazanma şansını yakalamış şanslı insanlar. Çünkü vergilerini kulüpleri ödüyor, oynadığı kulüp dolayısıyla medyada daha çok ve kolay yer buluyor, milli takıma kavuşuyor, her yerde izzeti ikram ve saygıyla karşılanıyor. Yani onlar hep alıyor... Alamadığı zaman da idmana çıkmıyor... Haklarınız var. Gitsenize federasyona. Sözleşmenizi feshetsenize... Hem alacaklarınızı alır, hem de parasını tıkır tıkır ödeyen bir kulüpte aslan gibi oynarsınız. Neden gitmezsiniz? Kulüp aşkından mı? Hadi canım. Hiç bir Anadolu kulübü size burada aldığınız paranın yarısını vermez ki, veremez ki! Fenerbahçe ve Beşiktaş verir mi? Avrupa’da da talip mi var? Orada adamdan yüzde 40 vergiyi söke söke alırlar. Hocaya da sitem etmiş Galatasaraylı profesyoneller! Niye idmana çıktın diye... “Bizim antrenmana katılma” demişler. Futbolcunun sözleşmesini feshetme hakkı var, parasını son kuruşuna kadar tahsil etme hakkı var, antrenmana çıkmama hakkı yok, olamaz! Kendi başına yapılan antrenman, hocanın yaptırdığı idmanın yerini tutmaz. Protesto bile arabesk mi olur Galatasaray’da! Futbolcular, farkında değiller, yönetime değil camiaya karşı kazan kaldırdılar... Kimsenin günahını almayalım ama, pozisyon itibarıyla muhalefette olanlar içten içe seviniyor mudur? Parasını almadığı için antrenman yapmayanlar, “kimsenin bilmediği sıkıntıyı” duyurmak için eylem yapanlar, Gerets’le haber göndermiş: Taraftar merak etmesin 3 puan için çıkacağız! Desenize çıkmayacağız. İnanılır gibi değil... Yine de belki haklılar. Mesela parasını alamadığı için Tomas “Ben santrfor oynayacağım” diyebilir, hatta çocuklar canları isterse 1-2-3-4 taktiğiyle mücadele edebilir! Gerets profesyonel mi? Bak gavurun yaptığına! O da parasını alamıyor, ama gençlerle antrenmana çıkıyor. Aslında gençlere de pas vermemek lazım! Yahu aslında bu takımın teknik direktöre de ihtiyacı yok. Futbolcu oynuyor, parsayı hoca topluyor... Aslında “Batıya açıldığı farz edilen” Galatasaray’da bunu yapan futbolcuların gönderilmesi lazım, hiç düşünmeden, fazla da üzülmeden. Onlar kulüp bulana kadar sözleşme gereği hakettikleri tüm paraları da ödeyerek. Aynı Fatih Terim’e Milan’ın ödediği gibi... Futbolcular yönetimi, yönetemeyenleri dünyaya şikayet edecek, günlerini kurtarmak için Galatasaray’ın marka değerini düşürecek, ondan sonra “bilmem kim buraya, yumruk havaya”. Olur! 3 büyük kulüpte de, hatta hiç bir kulüpte antrenmana çıkmamak kabul edilemez... Cezalandırılmalıdır. Gerekirse formaları alınmalıdır. Kurumlar futbolcularıyla yücelmez, futbolcuyu yücelten kurumun bizatihi kendisidir, gururla andığı tarihidir. Profesyoneller haklarını da hadlerini de bilmelidir... “Param ödenirse antrenman yaparım, ödenmezse yapmam” diyenler hemen gönderilmeli, yaptığı hatayı anlayıp, samimi, içten özür dileyenlere bir şans daha verilmeli. Ancak bu özür kamuoyu önünde dilenmeli. Aksi takdirde böyle bir durumda gençler ve antrenmana çıkanlarla 15 mağlubiyet, düşenlere son tekmeyi atanlarla çıkıp şampiyon olmaktan yeğdir! Şampiyonluk kimi zaman hiçbir şeydir! Her futbolcu Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’taki oyuncuların yerinde olmak için hayal kurar. Keşke Canaydın’ın, ya da Gerets’in yerinde bugün ben olsaydım...

YORUM YAZ